رفتن به محتوای اصلی

ABD’li Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu General Mazlum’u ziyaret etti

ABD’li Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu General Mazlum’u ziyaret etti
ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu Başkan Yardımcısı Nadine Maenza, HSD Genel Komutanı General Mazlum Kobani ile Rojava’daki din özgürlüğü ve bölgedeki Hristiyanların durumunu görüştü.
posted onDecember 1, 2019
noدیدگاه

2018 Dini özgürlükler raporunda Türk devletini dini özgürlükler konusunda ‘Endişe uyandıran ülke’ listesine alan ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu (USCIRF) Başkan Yardımcısı Nadine Maenza, Demokratik Suriye Güçleri (HSD) Genel Komutanı General Mazlum Kobani ile Batı Kürdistan’daki (Rojava) dini özgürlükler ve bölgedeki Hristiyanların durumunu görüştü.

HSD Sözcüsü Mustafa Bali, Twitter hesabından yaptığı açıklama ile görüşmeyi duyurdu. Bali açıklamasında, USCIRF Başkan Yardımcısı Nadine Maenza’nın General Mazlum ile söz konusu görüşmede Rojava’daki dini özgürlükler ve bölgedeki Hristiyanların durumunu konuştuğunu belirtti.

mezlum kobanî

 

USCIRF’nin işlevi

ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu, ABD dışındaki din veya inanç özgürlüğüne ilişkin evrensel hakları denetleyen bağımsız, çift partili bir ABD federal hükümet komisyonu.

1998 Uluslararası Dini Özgürlükler Yasası (IRFA) çerçevesinde kurulmuş olan USCIRF, ABD dışındaki din veya inanç özgürlüğü ihlallerini gözlemliyor ve Devlet Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Kongre’ye politika önerilerinde bulunuyor.

USCIRF aynı zamanda ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrı faaliyet gösteren bağımsız bir kuruluş olarak kendini konumlandırıyor.

Türk devleti ‘Endişe uyandıran ülke’

USCIRF, 2018 Dini özgürlükler raporunda Türk devletini dini özgürlükler konusunda ‘Endişe uyandıran ülke’ listesine almış, Türk devlet yetkilileri buna tepki göstermişti.

Raporda 2018’de Türkiye’deki dini özgürlüklerin durumu "derin endişeler yaratmaya devam ediyor ve önümüzdeki yıllarda koşulların daha da kötüleşmesine yönelik ciddi kaygılar" olduğu belirtilmişti.

Raporda din veya inanç özgürlüğü konusundaki kısıtlamaların ülkedeki azınlık grupların var olma mücadelesini tehdit ettiği ve ayrıca devlet kurumları ve hükümet taraftarı medyanın karalama kampanyaları, azınlıktaki bu gruplar arasında artan bir korku ortamının gelişmesine katkı sağladığı belirtilmişti.