رفتن به محتوای اصلی

ABD Hazinesi Ankara-Tahran kara para aklama ağını ifşa etti

ABD Hazinesi Ankara-Tahran kara para aklama ağını ifşa etti
İngiliz banka Standard Chartered, Reza Zarrab ve kara para ağı için 2007-2016 arasında toplamı 5.8 milyar doları aşan para transferi yaptı. İran rejimine yönelik ABD yaptırımlarını etkisizleştirmek amacıyla yapılan bu transferler, Zarrab ABD'de tutukluyken de devam etti.
posted onSeptember 21, 2020
noدیدگاه

ABD Hazinesi’ne bağlı istihbarat birimi Mali Suçları Uygulama Ağı’na (FinCEN) sunulan Şüpheli Eylem Bildirimi (SAR) raporlarına göre, İngiliz Standard Chartered Bank (SCB), 2007-2016 yılları arasında, İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik yaptırımların yasa dışı yollarla delinmesiyle ilgili hakkındaki suçlamaları kabul eden Reza Zarrab ve para aklama ağı için toplamda 5.8 milyar doları aşan 37 bin 533 adet para transferi gerçekleştirdi.

SCB, 2013 yılında Türkiye’deki soruşturmaların başlaması ve ilk iddiaların kamuoyuna yansımasından sonra da Zarrab’la ilişkisi kamuoyunda ifşa olmuş şirketlere ve kişilere para akışını durdurmadı. 15 Aralık 2015’te ABD’de Zarrab aleyhine kara para aklama ve İran rejimine yönelik ABD yaptırımlarından kaçınma suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Ancak Standard Chartered, Zarrab’la ilişkili transferleri ABD’ye aktarmaya devam etti. Tablo, Zarrab’ın Mart 2016'da ABD'de tutuklanmasından sonra da değişmedi. Banka, Ocak-Eylül 2016 arasında Zarrab ile bağlantılı olduğunu belirlediği 24 şirket ve kişi için toplamda 133.1 milyon doları aşan 715 transfer yaptı.

Zarrab'ın Ankara-Tahran arası kirli eylemleri: Rüşvet, kara para ve altın kaçakçılığı

Reza Zarrab ismi 17 Aralık 2013'teki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla Türkiye’nin gündemine oturmuştu. Zarrab, iddianamede dönemin bakanlarına rüşvet verme, kara para aklama ve altın kaçakçılığıyla suçlanıyordu.

ABD’nin İran rejimine yönelik başlattığı ekonomik yaptırımlar sonucu İran bankalarının SWIFT bankacılık ağıyla bağlantısı kesildikten sonra İran rejimi, petrol ihracatı için yalnızca nakit veya altın kabul etmek zorunda kaldı. Zarrab’ın "gaz karşılığı altın" planı, Tahran’ın nükleer programına karşı ABD öncülüğündeki uluslararası mali yaptırımları atlatmasına ve petrol ve doğalgaz ihraç ederken önemli maddeleri ithal etmesine olanak sağladı.

Türkiye’de hazırlanan 17 Aralık fezlekesinde Zarrab’ın, liderliğindeki örgüt vasıtasıyla ambargoyu delerek İran rejiminin sıcak para ihtiyacını karşılamak için sahtecilik, kaçakçılık ve rüşvet suçlarını işlediği yer almıştı. Eski Türk bakanlar hakkında hazırlanan fezlekede Zarrab liderliğindeki örgütün dönemin Türk Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği (AB) Bakanı Egemen Bağış ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile örgüt faaliyeti çerçevesinde "haksız maddi menfaat ilişkisi" geliştirdiği iddia edilmişti.

Bahsi geçen yolsuzluklarda kendisi ve oğlu Bilal Erdoğan’ın da ismi geçen Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devreye girmesiyle Zarrab, 28 Şubat 2014'te "delillerin usulsüz toplandığı" gerekçesiyle tahliye edildi, hakkındaki "bakanlara rüşvet verme" suçlamaları da düşürüldü. El konulan paralar faiziyle Zarrab’a iade edildi. 17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili 17 Ekim 2014’te savcılık tarafından 'takipsizlik' kararı verildi, soruşturmayı yürüten savcılar "Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmakla" suçlandı.

Zarrab, ABD yargısıyla anlaşınca…

19 Mart 2016 tarihinde ise Zarrab, ABD’de gözaltına alınıp cezaevine kondu. 2010-2015 yılları arasında "İran rejimine yönelik uygulanan yaptırımları delme", "kara para aklama", "kara para aklamak için komplo kurma" ve "ABD bankalarını dolandırma" suçlamaları ile yargılanan Zarrab, hakkındaki suçlamaları kabul ederek ABD yargısıyla anlaşmaya gitti ve sanık konumundan tanık konumuna geçti. Zarrab’ın gaz karşılığı altın ticareti için kullandığı banka ise Türk devlet bankası olan Halkbank’tı. Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da İran rejimine yönelik yaptırımları deldiği suçlamasıyla 27 Mart 2017'de New York'ta gözaltına alınmıştı. Atilla, Zarrab’ın tanık konumuna geçmesiyle davanın tek sanığı olarak yargılandı ve 32 ay hapis cezasına çarptırıldı. 19 Temmuz 2019’da tahliye edilen Atilla, Türkiye’ye döndü ve Erdoğan tarafından İstanbul Borsası Genel Müdürlüğü’ne getirildi. ABD’deki bir üst mahkeme ise Atilla hakkında mahkumiyet kararını Temmuz ayında onadı. ABD’de Halkbank hakkında da devam eden bir ceza davası ve tazminat davası bulunuyor.

Zarrab’ın kadeşi de işin içinde

New York merkezli BuzzFeed News tarafından elde edilen ve kâr amacı gütmeyen bir küresel araştırmacı gazetecilik ağı olan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile paylaşılan FinCEN Files, 88 ülkeden 400'den fazla gazetecinin 16 aylık çalışması sonucu haberleştirildi. FinCEN Files araştırması, ABD Hazinesi’ne bağlı istihbarat birimi FinCEN’e sunulan gizli banka raporlarına, konsorsiyumun elde ettiği destekleyici banka belgelerine ve onlarca röportaja dayanıyor. Araştırma, dünya çapında yolsuzluk ve suçluluğu destekleyen yasa dışı para akışlarına benzersiz, kuşbakışı bir görünüm sağlıyor.

FinCEN Files’a göre Standard Chartered, 2007’den itibaren Zarrab’ın gaz karşılığı altın planının bir parçası olabilecek 124’ten fazla şirket ve kişinin para transferlerini aktardığını tespit etti. Banka, Ocak-Eylül 2016 arasında da 24 kişi ve şirket için şüpheli işlem yaptığını bildirdi. Ekim 2016’da yapılan bildirimin, Zarrab’ın 19 Mart 2016’da Miami’de gözaltına alındıktan sonra yapılması dikkat çekiyor.

FinCEN kayıtlarına göre, bankanın Ocak-Eylül 2016 arasında şüpheli para transferlerini aktardığı kişiler arasında Reza Zarrab’ın kuryesi olmakla suçlanan Halil Akkaya, Murat Yılmaz, Türk Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın özel kalemi Onur Kaya ve İçişleri eski Bakanı Muammer Güler de yer alıyor.

Aynı rapora göre SCB, Reza Zarrab’ın kardeşi Mohammad Zarrab’ın sahibi olduğu Lord Metal İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd Şti adlı şirket için de para transferi yaptı. Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtlarına göre Lord Metal’in sahibi olan Mohammad Zarrab, ağabeyi Reza Zarrab’ın Royal Holding’deki ortaklarından biriydi. ABD’de hazırlanan iddianamede de Mohammad Zarrab’ın 75 yıl hapsi istenmişti. Türkiye’de ise 1 Aralık 2017’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Reza Zarrab’ın mallarına el koyulmasının ardından Lord Metal’in işlemlerine tedbir kararı getirilmişti. SCB’nin FinCEN’e sunduğu rapora göre banka, Lord Metal’in 2016’daki transferlerine aracı olmayı sürdürdü.

"Çin'e 168 bin dolar aktarıldı"

FinCEN kayıtlarında, Nargis Uluslararası Dış Ticaret Ltd Şti adlı şirket de Zarrab ile ilişkili olduğu için para transferleri incelenen şirketler arasında yer aldı. Nargis Uluslararası Dış Ticaret, 2013'te yürütülen soruşturma kapsamında Türkiye’de mal varlıklarına el koyulan şirketler arasında yer alıyordu. Sicil kayıtlarına göre şirket, Haziran 2019’a kadar Nesteren Zarei Deniz ve eşi Bora Deniz’e aitti. Reza Zarrab’a yönelik Türkiye’de yürütülen soruşturmada Zarrab’ın suç ağında yer alan isimler arasında gösterilen Nesteren Zarei Deniz, Zarrab’ın altın ihracatı için kullandığı Taha Kıymetli Madenler şirketinin de ortaklarından biriydi. Öte yandan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, 10 Kasım 2016'da İran rejimine yönelik ABD yaptırımlarını deldikleri gerekçesiyle Nesteren Zarei Deniz ve Bora Deniz’in 75’er yıl hapsini istemişti. FinCEN Files'a göre Nargis Uluslararası Dış Ticaret, 11-12 Mayıs 2016’da SCB aracılığıyla Türkiye üzerinden Çin'e 168 bin dolar aktardı.

FinCEN'e sunduğu kayıtlarına göre SCB, Simla Danışmanlık AŞ adlı bir şirket için de OFAC (ABD Dışişleri Bakanlığı Varlık Kontrol Bürosu) yaptırımlarını deldiğine ilişkin uyarılar aldı. Bu şirketin Zarrab’la ilişkili olduğunu belirten banka, 22 Ocak 2016’da Endonezya’da faaliyet gösteren İran merkezli bir şirketin, Simla Danışmanlık'a 50 bin dolarlık şüpheli para transferi gönderdiğini raporladı. Simla Danışmanlık AŞ’nin sahibi Mustafa Aşiroğlu Türkiye’de 2013’te yapılan soruşturmada rüşvet alma ve verme iddiasıyla yargılanan isimler arasında yer alıyordu. Aşiroğlu hakkında 16 Ekim 2014’te kovuşturmaya yer olmadığına dair karar çıkmıştı. Mart 2014’te kurulan Simla Danışmanlık ise Kasım 2018’de tasfiye edildi.

SCB, Ocak-Eylül 2016 arasında gerçekleştirdiği 133.1 milyon dolarlık para transferinin 87 milyon dolarını ise Rona Döviz ve Kıymetli Maden Ticaret AŞ adlı tek bir şirket için aktardı. Transferler Rona Döviz tarafından şirketin Türkiye’deki farklı banka hesaplarına ya da Rona Değerli Madenler ve Değerli Taşlar Ticaret Ltd Şti’ye yapıldı. Şirketin hesaplarının bulunduğu bankalar Kuveyt Türk ve Türkiye Finans, konuyla ilgili ICIJ’in sorularına yanıt vermedi. Zarrab’ın yaptırımlardan kaçınma sisteminde, ihraç ettiği altınları satın aldığı şirket olarak medyaya yansıyan Rona Döviz’in, Türkiye’de yürütülen soruşturmada da adı geçiyordu. Reza Zarrab, ABD’deki Hakan Atilla duruşmasında verdiği ifadede, gaz karşılığı altın planı çerçevesinde Rona Döviz’den külçe altın satın aldıklarını söylemişti. Mart 2016’da Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasının ardından ise SCB, Rona Döviz şirketi için yaklaşık 27 milyon dolarlık transfer yaptı.

İngiliz banka, Atasay Kuyumculuk Sanayi ve Ticaret AŞ’nin Ocak-Eylül 2016 arasındaki işlemlerini de şüpheli olarak raporladı. FinCEN kayıtlarına göre, Atasay’ın gönderici veya alıcı olduğu 82 bin doları aşan şüpheli para transferi bulunuyor. 17 Aralık soruşturmasına ilişkin raporda, "MASAK’ın aldığı istihbaratlar doğrultusunda; Zarrab’a ait Royal Holding AŞ’nin alt firmaları olan Durak Döviz AŞ, Tural Ltd Şti ve Pırlanta Ltd Şti’nin İran ve Dubai’ye külçe altın ihracatı ve İran’da Atasay Kuyumculuk ile ortak hurda altından külçe altın imalatı yapıldığı" iddia edilmişti.

Babek Zencani’nin kasası Mehdi Shams ve Türk Havayolu şirketi Onur Air

ABD Hazinesi’ne yapılan bildirimde, Türk Havayolu şirketi Onur Air Taşımacılık AŞ’nin işlemleri de Reza Zarrab’la ilişkili olduğu gerekçesiyle şüpheli olarak raporlandı. SCB raporunda Onur Air’in Mehdi Shams ile ilişkisi hatırlatıldı. Dubai'de yaşayan İran asıllı İngiliz işadamı Mehdi Shams, 2013’te Onur Air hisselerine ortak olmuştu. Hisseler 2015’te Onur Air’in eski sahibine geri satılmıştı. Onur Air Genel Müdürü Teoman Tosun, Ocak 2018’de Hürriyet gazetesine verdiği demeçte ise Mehdi Shams’ın Onur Air’de halen yüzde 18 hissesi olduğunu söylemişti. Shams, İran rejimini 2.8 milyar dolar dolandırmakla suçlanan Babek Zencani’nin kasası olarak biliniyordu. Shams, Mart 2016’da İran’da Zencani’nin yargılandığı davada idam cezasına çarptırılmıştı. Zencani’nin ismi Zarrab ile de sıklıkla anıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı bir raporda ikili arasında bir ilişkinin olduğu aktarıldı.

Öte yandan FinCEN kayıtları, Onur Air’in diğer şüpheli transferlerine de ışık tuttu. SCB, Haziran 2016’da Onur Air hakkında İran yaptırımlarına ilişkin başka bir SAR raporu daha hazırladı. Bu rapora göre Onur Air, İran’da balistik füze bileşenlerinde kullanılabilecek karbon fiber üretimi için teknik, mali ve teknolojik destek sağladığı gerekçesiyle Ocak 2016’da OFAC tarafından SDN (Özel Olarak Belirlenmiş Vatandaşlar) listesine alınan bir şirkete 50 bin dolar para transfer etti. Bankanın FinCEN’e sunduğu SAR’lar arasında Onur Air’in, Almanya'da yürütülen bir organize vergi kaçakçılığı soruşturmasına takılan şüpheli işlemleri de bulunuyor. FinCEN kayıtlarına göre, soruşturma nedeniyle incelenen Suriyeli bir nakliye şirketinden Onur Air’e 2011’de yaklaşık 495 bin dolar para transfer edildi. Raporda Suriyeli şirketin ‘Suriye, Lübnan, Suudi Arabistan, Çin, Hindistan ve Türkiye gibi riskli bölgelerdeki üçüncü taraflara’ çeşitli havaleler gönderdiği bildirildi.

SCB’nin Reza Zarrab’la ilişkili olduğunu belirttiği şirketler arasında Dubai merkezli Osteon General Trading LLC, Transguard Emirates Security, kime ait olduğu saptanamayan Hansatic Business Management ve Türkiye merkezli Otik Havacılık Sanayi ve Ticaret Ltd Şti adlı şirketler de yer aldı.

İngiliz banka, SAR raporunda, Zarrab’la bağlantılı olduğunu belirlediği kişi ve şirketlerin, "Medyada hakkında olumsuz haberler çıkan, İran rejimine yönelik yaptırımları aşmak için açık girişimler sergileyen, düzensiz iş modelleri ve olağandışı fon akışı olan şirketler, kişiler ya da tutarsız adreslere sahip, yüksek riskli bölgelerde işlem yapan ve yüksek riskli işlerle uğraşan olası paravan şirketler" olduğunu bildirdi.

Banka, Osteon General Trading LLC adlı şirketin Zarrab’la ilişkili bir şirketle para alışverişi olduğunu, Hansatic Business Management adlı şirketin de İran rejimiyle bağlantılı şirketlerle para alışverişini tespit ettiğini belirtti. Transguard ve Osteon General Trading’in adları ayrıca ABD’deki Hakan Atilla davasının tanık listesinde geçiyordu. Otik Havacılık ise 2018’de ABD’nin İran rejimine yönelik yaptırım listesine girmişti.

Güneş General Trading'in işlemleri

Standard Chartered, Ekim 2012’de ise Güneş General Trading LLC adlı şirket için aktardığı şüpheli işlemleri ABD Hazinesi’ne bildirdi. Dubai merkezli Güneş General Trading LLC, 2016’da ABD’de hazırlanan iddianamede Reza Zarrab’ın para transferlerinde kullandığı şirketler arasında yer alıyordu. Bankanın raporuna göre SCB, Aralık 2011-Eylül 2012 arasında Güneş General Trading LLC için toplamda 108 milyon doları aşan 226 para transferi yaptı. Banka, Ocak 2012’de hazırladığı bir başka raporda da, Mayıs-Kasım 2011 arasında şirket için yaptığı toplamda 34 milyon doları aşan 160 para transferini şüpheli olarak işaretledi. SCB, Güneş General Trading’in işlemlerin detaylarını paylaşmak istemediğine, transferlerin oldukça alışılmadık ve şüpheli göründüğüne dikkat çekti.

Rapora göre Güneş General Trading LLC’nin hem alıcı hem gönderici konumunda olduğu para transferlerinde, otomotiv, havacılık, petrol, enerji, tekstil şirketlerinin yanı sıra Nijerya’da adı yolsuzluğa karışmış bir şirketle lehdarı bildirilmeyen bir banka hesabı da bulunuyor. SCB, aynı raporda Güneş General Trading LLC ile Türkiye merkezli NAB Holding ile arasında da şüpheli transferler olduğunu bildirdi. FinCEN kayıtlarına göre Güneş General Trading’den NAB Holding’e toplamda 9 milyon doları aşan 17 havale yapıldı. Bu transferler Haziran-Temmuz 2012 tarihleri arasında gerçekleşti.

Sicil kayıtlarına göre 2012’de NAB Holding’in ortakları Behram Eromi, Shahram Mohaghegh Eromi, Nadir Eromi, Omid Mohaghegh Eromi ve Amir Mohaghegh Eromi idi. Behram Eromi’nin, Reza Zarrab’ın ablası Şeyda Eromi ile evli olduğu kamuoyunda biliniyor. 2013’te Türkiye’de yürütülen soruşturmaya göre Shahram Mohaghegh Eromi’nin, Zarrab’ın suç ağında yer aldığı iddia edilmişti. NAB Holding’in (ticaret sicil kaydında adı Omid Mohaghegh Eromi olarak geçen) küçük hissedarı Omid Mohagilegh Eromi'nin ise Reza Zarrab hakkında başlatılan soruşturma kapsamında mal varlıklarına el konmuştu. Eromi, kendisi ve şirketlerinin Zarrab’la hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını açıklamıştı.

SCB birçok kez cezalandırıldı

Standard Chartered, 2001-2007 yılları arasında İran’a yönelik yaptırımları ihlal ettiği için 2012’de 600 milyon dolardan fazla cezaya çarptırılmıştı.

Banka, 2019’da ise 2009-2014 arasında İran rejimi ve diğer bazı devletlere yönelik yaptırımları ihlal ettiği için ABD ve Britanya’ya toplam 1.1 milyar dolar ödemek zorunda kaldı. Standard Chartered, bununla ilgili yayınladığı basın açıklamasında, sorumluluğun kısmen iki eski genç çalışana ait olduğunu bildirmişti. Bankanın İran’la ilgili işlem değerinin 2012 ve 2019’da kabul ettiği rakamdan çok daha fazla olduğunu iddia eden iki eski çalışanının New York'ta açtığı dava ise devam ediyor. Öte yandan Mart ayında bankaya Rusya’ya yönelik AB yaptırımlarını ihlal ettiği için İngiltere Finansal Yaptırımlar Uygulama Ofisi tarafından 20.5 milyon sterlin ceza kesildi.

ICIJ partnerlerine konuşan AML Right Source’dan yaptırım uzmanı Tim White, bir banka yaptırımları tekrar tekrar ihlal ettiğinde, bankaya verilen cezaların artırıldığını belirtiyor. Burada kurumun iyi bir yaptırım programı sunacak kaynaklara sahip olup olmadığının en önemli faktör olduğuna işaret eden White, "Dünyanın en büyük bankalarından biriyseniz, aynı ihlali iki kez yapmanız için bir neden yoktur" diyor. White’a göre, bir bankanın aynı hatayı tekrar etmesinin nedeni ise bu işlemler üzerinden, ihlallerin maliyetinden daha fazla para kazandıklarını düşünüyor olmaları.

Standard Chartered sözcüsü ise ICIJ partnerlerine yaptığı açıklamada, mali suçlarla mücadele için uyum programlarına önemli ölçüde yatırım yaptıklarını belirtti. Sözcü, "2019’da 1.2 milyardan fazla işlemi olası şüpheli faaliyetlere karşı izledik ve 157 milyondan fazla işlemi geçerli yaptırım gerekliliklerine uygunluk açısından taradık. Küresel finans sisteminin gerçekliği şudur ki her zaman para aklama ve yaptırımlardan kaçma girişimleri olacaktır; bankaların sorumluluğu etkili tarama ve izleme sistemleri oluşturmaktır. Failleri adalete teslim etmek için düzenleyiciler ve kanun uygulayıcılarla yakın işbirliği içinde çalışıyoruz" dedi.

FinCEN kayıtlarında yer alan bilgilerle ilgili görüşlerine başvurduğumuz Rona Döviz, Onur Air, Atasay, NAB Holding ve Halkbank bu isteğimize yanıt vermedi. ICIJ’in ABD’deki avukatları aracılığıyla ulaştığı Reza Zarrab, konuyla ilgili yorum yapmadı.

 

Kaynak: Deutsche Welle