رفتن به محتوای اصلی

Türk devlet vahşetinin Dersim’deki adı: Tertele

Türk devlet vahşetinin Dersim’deki adı: Tertele
Türk devleti’nin Kuzey Kürdistan’da gerçekleştirdiği en büyük katliamlardan biri olan Dersim Tertelesi kurbanları anıldı. HDP, Türk devletinin işlenen bul katliamın hesabını vermesini talep etti.
posted onMay 5, 2020
noدیدگاه

Bugün, tarihe Dersim Katliamı, Zazaca’daki adıyla ‘Tertele’ olarak geçen ve 4 Mayıs 1937 yılında dönemin Türk Parlamentosunda Bakanlar Kurulunun çıkardığı ‘Dersim Tenkil Kararları’ adlı kararnamenin onaylanması sonucu başlayan katliamın 83’üncü yıl dönümü.

Katliamda Türk devletinin resmi açıklamalarına göre 16 bin, Dersim halkının anlatımlarına ve tanıklara göre 70 bin insan, çoğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere köylerde, mağaralarda, dere kenarlarında; bombalanarak, kurşuna dizilerek, yakılarak, kimyasal gaz kullanılarak, uçurumlardan atılarak öldürüldü.

Kürt ulusuna karşı işlenen insanlık suçlarının en büyüklerinden olan Deresim Tertelesi’nin üzerinden 83 yıl geçmesine karşın tarihi, Kürt halkına karşı işlenen katliamlarla dolu işgalci ve talancı Türk devleti, katliamın hesabını vermedi.

HDP’den anma mesajı

Tertele'nin 83’üncü yılında yaşamını yitirenleri anan Halkların Demokrasi Partisi (HDP), Türk devletinin hakikatle yüzleşme temelinde Dersim'den özür dilemesini istedi. HDP açıklamasında, "Dersim halkı açısından hiç kaybolmayan Dersim’in adı, dili ve tarihi resmen iade edilmeli" denildi.

HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları tarafından, 1937-1938 yıllarında Dersim’de gerçekleştirilen katliamın yıl dönümü vesilesiyle yapılan yazılı açıklamada, Dersim halkının 1937-38 katliamına büyük tufan, yıkım ve yok oluş anlamına gelen “Tertele” adını verdiği hatırlatıldı.

Açıklamada, Roza Şaye (İkinci kara gün) olarak tarihe geçen büyük katliamın, 1915 olaylarından sonra Türk devletinin gerçekleştirdiği en büyük katliam olarak tarihin kara sayfalarında bir utanç olarak durduğu vurgulandı.

“Otoriteye baş eğmeyen, bağımsız ve özgür olmayı yaşam şekline dönüştüren Dersim, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar hemen tüm iktidarlar tarafından operasyon yapılması gereken bir coğrafya olarak anıldı” denilen açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Padişahların hâkim olmak için ferman çıkardığı, Şeyhülislamların “katli vaciptir” dediği Dersim’e yapılan askeri operasyonların sayısı dahi bilinmiyor.

“70 bin civarında insan katledildi”

Dersim

 

Tek millet, tek din, tek dil anlayışı çerçevesine kurulan Türk ulus devleti idarecileri, 25 Aralık 1935 yılında 2884 sayılı ‘‘Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında” kanun çıkarıp, ‘tedip’ ve ‘tenkil’ harekâtı için çerçeve çizdi. Tunceli Kanunu’yla resmi olarak adı değiştirilen Dersim’de, 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla da on binlerce insan katledildi.

1937 – 1938 tarihlerinde Dersim’de tarihte eşi benzeri az bulunan bir etno-dinsel katliam gerçekleştirildi. Resmi verilere göre Dersim Katliamında, 13 bin 160 kişi öldürülmüş ve 11 bin 818 kişi de Türk illerine sürgüne gönderilmişti. Oysa yerel kaynaklara göre hakikat; kadın ve çocuk ayrımı yapılmadan gerçekleştirilen bu soykırımda 70 bin civarında insan katledildi.

Tarihe ‘’38 Kırımı’’ olarak da geçen katliam sürecinde on binlerce Dersimli sürgüne gönderildi ve binlerce çocuk da evlatlık verildi. Dersimliler, katliamdan sağ kurtulan ve evlatlık verilen çocukların akıbetini ise hiç öğrenemedi. Dersim’in kayıp kızlarından hiç haber alınamadı.” 

“Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerleri belirlenmeli”

Seyid Riza

 

Türk devletinin 83 yıl sonra dahi olsa hakikatle yüzleşmesi gerektiği belirtilen açıklamada Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu kurulması talep edildi.

Arşivlerin tamamının açılması, mahkeme kayıtlarının kamuoyuna sunulması ve katliamda yer alan faillerin gıyaben de olsa yargılamalarının yapılmasının önemi vurgulanan açıklamada, “15 Kasım 1937’de idam edilen Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerleri belirlenmeli, sürgün edilen ve evlatlık verilen çocukların/Dersim’in kayıp kızlarının belgeleri açıklanmalıdır. Dersim halkı açısından hiç kaybolmayan Dersim’in adı, dili ve tarihi resmen iade edilmeli” denildi.

Açıklamada ayrıca, “Devlet hakikatle yüzleşme temelinde katledilenlerin ailelerinden ve Dersim halkından özür dilemelidir. Bu coğrafyada her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz toplumsal barış ve demokratik Türkiye bu tarihsel yüzleşmelerle inşa edilebilir” sözlerine yer verildi.