بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

İngiliz Gulfsands Petroleum şirketi Rojava petrolleri üzerinde hak iddia ediyor

İngiliz Gulfsands Petroleum şirketi Rojava petrolleri üzerinde hak iddia ediyor
ABD merkezli Delta Crescent Energy adlı petrol şirketi ile Rojava Özerk Yönetimi arasında yapılan petrol anlaşmasıyla ilgili İngiliz Gulfsands Petroleum yetkilileri, şirketin, Fırat Nehri’nin doğusunda bulunan petrollerde çıkarlarının olduğunu iddia etti.
posted onSeptember 13, 2020
noبۆچوون

ABD merkezli Delta Crescent Energy adlı petrol şirketi ile Batı Kürdistan (Rojava) Özerk Yönetimi arasında yapılan petrol anlaşmasıyla ilgili Şarku’l Avsat’a konuşan Gulfsands Petroleum yetkilileri, şirketin, Fırat Nehri’nin doğusunda bulunan petrollerde çıkarlarının olduğunu iddia ederek günlük 20 bin varil petrol üretilen ‘Blok 26’ adlı petrol sahasında haklarını savunacaklarını vurguladılar.

Gulfsands Petroleum, Suriye hükümeti ile 2003 yılında Fırat'ın doğusunda bulunan Blok 26 petrol sahasını geliştirmek için bir anlaşma imzaladığını, anlaşma çerçevesinde Blok 26'ya, sahadaki çalışmaların uluslararası standartlara ulaşması için 350 milyon dolardan fazla yatırım yaptığını savunuyor.

Şirkete göre anlaşmaya çerçevesinde sahadaki petrol üretiminin üçte ikisi, maliyet düşüldükten sonra Suriye rejimine gönderiliyordu.

2011 yılından bu yana Suriye’de devam eden iç savaş ile ABD ve Avrupa ülkelerinin Şam’a uyguladığı yaptırımlar nedeniyle Blok 26 petrol sahası, önce Kürt Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) ardından omurgasını YPG’nin oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri’nin (HSD) kontrolüne geçti.

Gulfsands Petroleum şirket yetkilileri, Blok 26 petrol sahasından son dört yıl içinde izinsiz ve anlaşmanın taraflarının bilgisi dışında 26 milyon varil petrol üretildiğini savundu.

Uzmanlar, Blok 26 petrol sahasındaki üretim faaliyetlerinin yeniden başlamasının ardından elde edilen petrol getirisinin değerini milyarlarca ABD doları olduğunu tahmin ediyorlar.

ABD yatırımları

Suriye rejimi, 2011 yılı öncesinde günlük 360 bin varil petrol üretiyordu. Şuan bu rakam 60 bin varile düşmüş durumda. Suriye petrolünün yüzde 90'ı ile doğalgazının yarısı, ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un müttefiki olan Rojava Özerk Yönetimi kontrolü altında.

Rojava Özerk Yönetimi ile ABD’li şirket arasında Fırat'ın doğusundaki petrol sahalarına yatırımlar yapılması konusunda görüşmeler gerçekleşti. Delta Crescent Energy, geçtiğimiz Nisan ayında ABD Hazine Müsteşarlığı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi'nden Rojava’da faaliyet göstermek üzere izin aldı.

Öte yandan Suriye rejimi petrol sektörü, ABD ve Avrupa ülkelerinin yaptırımları altında olduğu için dış ülkelere satışı gerçekleşmiyor.

Delta Crescent Energy ile Özerk Yönetim petrol anlaşması

Amerikan Delta Crescent Energy petrol şirketi Şubat 2019'da ABD’nin Delaware eyaletinde kuruldu. Şirketin ortakları arasında ABD’nin eski Danimarka elçisi James Cain, ABD ordusunun özel Delta Gücü eski subaylarından James Reese ve Rojava’daki petrol üzerinde hak iddia eden İngiliz GulfSands Petroleum şirketinin eski yöneticisi John P. Dorrier Jr. bulunuyor.

ABD Başkanı Donald Trump'a yakınlığıyla bilinen Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham geçtiğimiz Temmuz ayında ABD Kongresi’nde yaptığı bir konuşmada, “HSD Genel Komutanı General Mazlum Kobani, Rojava Özerk Yönetim’nin ABD’li petrol yatırım şirketi Delta Crescent Energy ile bir anlaşma imzaladığını bildirdi” dedi.

Yine aynı tarihlerde bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise, “Anlaşmanın imzalanması tahmin edilenden uzun sürdü. Şimdi bu anlaşmayı uygulama aşamasındayız” şeklinde konuştu.

Anlaşmaya karşı dörtlü ittifak: Ankara, Tahran, Şam, Moskova

Ancak Suriye rejimi, Rusya, İran rejimi ve Türk devleti anlaşmanın, ‘Kürt özerk yönetiminin siyasi olarak tanınması’ anlamına geldiğini belirterek ve ‘Astana sürecinin garantörleri, Rusya, İran rejimi ve Türk devleti arasında yapılan; Suriye'de herhangi bir ayrılıkçı gündeme karşı çıkma anlayışına aykırı’ olduğu gerekçesiyle, anlaşmaya karşı çıktılar.

Buna karşın Washington’dan yapılan açıklamada, ‘Suriye petrolünün Suriye halkına ait olduğunu ve halen Suriye'nin birliğine ve toprak bütünlüğüne bağlı olduğunu’ belirtilirken ‘ABD yönetiminin Suriye'deki petrol kaynaklarının ne sahibi olduğu, ne kontrol ettiği ne de yönettiği, söz konusu kaynaklarla ilgili kararların, terör örgütü DAİŞ’ten kurtarılan bölgelerde yaşayanların kurduğu yönetim tarafından verildiği’ vurgulandı.

Kürt yetkililer: Anlaşmanın siyasi önemi büyük

Bu gelişmelere karşın Rojavalı Kürt yetkililer, ABD’li şirket ile doğrudan imzalanan anlaşmanın siyasi boyutu olan bir adım olduğunu, anlaşmanın imzalanmasının siyasi öneminin büyük olduğunu, bir nevi Rojava Özerk Yönetimi’nin resmi olarak tanınması anlamına geldiğini belirtiyor.

Kürt yetkililer, anlaşmanın ayrıca ABD’nin Fırat’ın doğusundan askerlerini aniden çekmesi ihtimaline karşı endişeleri hafiflettiğini vurguladılar. Bununla birlikte HSD Genel Komutanı Mazlum Kobani, birkaç şirketi Fırat'ın doğusuna yatırım yapmaya çağırdı.

Petrolün korunması

ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Graham ise “ABD’li şirket, petrol yataklarının daha verimli hale getirilmesi amacıyla saha faaliyetlerini iyileştirmeye çalışacak. Sadece çek yazmak yerine, insanlara kendilerine yardım etmeleri için yardım etmeliyiz” şeklinde konuştu.

Senatör Graham Başkan Trump'ın 6 Ekim'de, Suriye’de Türkiye sınırı yakınlarında konuşlu ABD güçlerinin çekilmesi kararını açıklamasının ardından Amerikan askerlerinin Fırat'ın doğusunda kalmasına ikna etmede rol oynadı. Bunun üzerine Trump, “Petrol sahalarının güvenliğini sağladık ve koruduk” diyerek, ‘az sayıda askerin petrol sahlarının bulunduğu bölgelerde kalacağını’ duyurdu.

Trump ayrıca ABD'nin petrole yatırım yapması için ‘büyük petrol şirketlerinden birinin’ Suriye’ye gitmesini önerdi. Ardından ABD Savunma Bakanı Mark Esper yaptığı açıklamada, “DAİŞ’in petrol sahalarına ulaşmasını engellemek için Dêrezor’daki yerimizi güçlendirecek önlemler alıyoruz” ifadelerini kullandı.

Pentagon da anlaşmayı destekledi

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ise, petrol kuyularının korunmasını sağlamak için askeri mühimmatın sayısı ve kalitesindeki artışla birlikte, Fırat'ın doğusunda yaklaşık 500 askerin kalması için takviyeler gönderildiğini açıkladı.

Pentagon ayrıca, Rojava’daki petrol sahaları konusunda herhangi bir özel şirketle hiçbir ilişkisi olmadığını’ vurgulayan bir açıklamada bulundu. Açıklamada, ABD güçlerinin terör örgütü DAİŞ kalıntılarının Fırat'ın doğusundaki hayati kaynaklara ve gelirlere ulaşmasını önlemek için petrol altyapısını koruduğunun altı çizildi. Açıklamada ayrıca Washington’ın, ‘HSD’nin DAİŞ’e karşı askeri operasyonlar yürütmesi için gerekli finansmanın bir kısmını petrolden sağlamasını’ desteklediği belirtildi.

Egemenlik hakları

ABD’li petrol yatırım şirketi Delta Crescent Energy ile Rojava Özerk Yönetimi arasındaki anlaşma, Fırat'ın doğusundaki petrol sahasından günde en az 20 bin varil üretim yapacak iki mobil petrol rafinerisinin kurulmasını içeriyor. Böylece ilkel brülörler aracılığıyla yapılan ve kirliliğin artmasına neden olan petrolün işlenmesi ve yerel tüketim ihtiyaçlarının bir kısmının karşılanması hedefleniyor. Öte yandan diğer kaynaklar, Gulfsands da dahil olmak üzere petrol şirketlerinin ‘çalışmaların ve araştırmaların diğer petrol sahalarına doğru genişlemesi’ olasılığına karşı endişeli olduklarına işaret ettiler.

GulfSands Petroleum şirketi yetkilileri konuyla ilgili yaptıkları değerlendirmelerde Delta Crescent Energy ve Özerk Yönetim arasında imzalanan anlaşmanın kendilerini şaşırttığını, anlaşmadan endişeli olduklarını ve Delta Crescent Energy ile Rojava’daki petrol sahalarındaki üretimin artırılması ve pazarlanması konularında istişarelerde bulunduklarını belirtti.

Şirket yetkililerden biri, “Gulfsands, söz konusu anlaşmanın ayrıntılarını doğrulamaya devam ediyor ve haklarının korunduğundan emin olmakta kararlı” ifadelerini kullandı.

Şirketin siyasetin dışında ve bu yüzden siyasi olarak tarafsız olduğunu vurgulayan yetkili, bununla birlikte şirketin Suriye’de barış ve istikrarın geri dönmesini umduğunu, tüm ilgili taraflardan ve uluslararası toplumdan gerekli siyasi desteği alan her türlü yaklaşımı desteklediğini belirtti. Yetkili, Gulfsands’ın Suriye'deki çalışmalarına bağlı olduğunu vurgulayan yetkili, bununla birlikte şirketin uluslararası hukuka ve ilgili yaptırımlara bağlı kalarak haklarının korunmasını sağlamaya kararlı olduğunu söyledi.

Gulfsands yetkilisi sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gulfsands, egemen bir ülke ile yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya sahiptir. Herkesin uluslararası hukuk kapsamında bu hakları tanımalarını ve saygı duymalarını bekliyoruz. Şirket, uygun koşullar oluştuğunda çalışmalarına devam etmeyi umuyor ve bekliyor.”