Türk devleti için işlerin yolunda gitmediği Libya'da son günlerde ilginç gelişmeler yaşanıyor. AKP-MHP rejiminin umut bağladığı İhvani Müslim ve Selefi yapı, Halife Hafter karşısında istenilen performansı gösteremiyor.
Suriye'den Libya'ya çete nakliyatı, asker gönderme, istihbarat desteği her türlü silah ve mühimmat dopinglerine rağmen istenilen sonuçların alınmaması üzerine Türk devleti doğrudan müdahale için zemin yokluyor.
Son bir iki haftada Türk devletinin Tarhuna kenti ile Vattiye üssünü düşürmek için organize ettiği kapsamlı saldırıların boşa çıkarılması, Avrupa Birliği'nin (AB), silah ambargosunun uygulanmasını sağlamak için başlattığı "IRINI" misyonunun devreye girmesi, Suriyeli cihatçıların sevkiyatında yaşan artış, MİT Başkanı Hakan Fidan'ın Libya ziyareti, Türk devletinin desteklediği Ulusal Mutasakat Hükümeti (UMH)'nin istihbarat başkanının öldürülmesi, Türk devletinin Trablus'a atadığı Xalid El-Şerîf isimli El Kaideci'nin komutayı devralmasının ardından kentte yaşanan patlamalar ve Türkiye'nin Hafter'i "meşru hedef ilan edebileceklerini" duyurması gibi bir dizi gelişmeler yaşanıyor.
LİBYA'DA SURİYE OYUNU
Libya'da yaşanan son gelişmeler, Türk İstihbarat Teşkilatı’ın (MİT) başındaki Hakan Fidan'ın 2014 yılında Batı Kürdistan’ı (Rojava) işgal etmek amacıyla zemini oluşturmak için katıldığı bir toplantıda söylediği "Gerekçeyi, ben öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım" sözlerine benzer bir tablonun olduğunu anımsattı.
Libya'da yaşanan bazı gelişmeler ve Hakan Fidan'ın gerçekleştirdiği ziyareti daha iyi görebilmek için kaseti biraz geriye sardığımızda, ortaya çıkan tablo, Türk devletinin emellerini gözler önüne seriyor.
Libya'da son bir ayda yaşananlar: Türk devletinin ‘Öfke volkanı’ operasyonu
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin dünyayı kasıp kavuran yeni tip Coronavirüs (Covid-19) salgını dolayısıyla tüm dünyaya ateşkes çağrısı yaptığı bir dönemde, Türk devleti, Nisan ayının ortalarında General Halife Hafter güçlerine karşı "Öfke Volkanı" ismini verdiği bir operasyon başlattı.
Operasyon kapsamında Trablus'un batı sahil şeridi ve Tunus sınırında bazı yerleşim yerleri ile Sabrata ve Surman gibi kentler Ulusal Mukatabat Hükümeti'nin eline geçti.
DAİŞ, El Kaide ve Ensar eş-Şeriat ile ortak operasyon
Libya Ulusal Ordusu Sözcüsü Ehmed El Mismari, saldırıların Türk subaylar tarafından koordine edildiğini ve Surman ile Sabratha hattında El Kaide, DAİŞ ve Ensar eş-Şeriat gibi gruplara bağlı çetelerin olduğunu duyurdu.
Ahmed el Debaşi Libya’da ortaya çıktı
Ayrıca Sabratha kentindeki saldırıların komutasının 2018 yılında BM Güvenlik Konseyi tarafından "insan kaçakçılığı" suçlamalarıyla kara listeye alınan Ahmed El Debaşi isimli kişide olduğu açıklandı.
Uzun süredir Libya'yı çete grupları için güvenli bir liman yapmaya çalışan Türk devletinin icraatlarından yalnızca biriydi.
Saldırılardan sonra toparlanmaya başlayan Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu, başta Trablus ve Misrata kentleri olmak üzere birçok yerde Mutabakat Hükümeti ve Türk ordusuna ağır darbeler indirdi.
Türk devleti "Öfke Volkanı" operasyonuyla çok istediği Tarhuna kenti ve Vattiye Üssü’nü alamaması üzerine yeniden askeri sevkiyata başladı.
Hakan Fidan’ın Libya’yı ziyareti ve Erdoğan’ın müjdeli haber beklentisi
Al Arabia sitesi 7 Mayıs günü geçtiği haberde, "Hakan Fidan'ın bir hafta önce Libya'ya bir ziyaret gerçekleştirdiği" ve Türk devletinin ise özel timlerinin yanı sıra Suriye'den de çok sayıda çeteyi Libya'ya naklettiğini duyurdu.
Haberde verilen tarihe göre, Hakan Fidan'ın ziyareti Mayıs ayı başında gerçekleşmiş. 5 Mayıs günü kameraların karşısına geçen Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "İnşallah yakın zamanda Libya'dan müjdeli haberler alacağız" dedi.
Hakan Fidan'ın Libya seferi, Erdoğan'da büyük umut yaratmış olsa gerek! Fakat Fidan'ın ziyaretinden hemen sonra Libya'da bir dizi esrarengiz olay peş peşe yaşanmaya başladı.
Mutabakat Hükümeti’nin istihbarat başkanı öldürüldü
Önce UMH'nin İstihbarat Başkanı Abdulkadir Tuhami esrarengiz bir şekilde öldü. Tuhami'nin kalp krizi sonucu öldüğü açıklandı. Ama Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu yetkilisi Xalid Mehcub, Tuhami'nin Mutabakat Hükümetine bağlı milis gücü Newasi tarafından kaçırıldıktan işkenceyle öldürüldüğünü söyledi.
Trablus’un komutası El Kaide’ye devredildi
Hakan Fidan'ın ziyaretiyle eş zamanlı olarak yaşanan bir başka gelişme ise Xalid El-Şerif isimli El Kaide üyesinin Trablus askeri operasyon odasına görevlendirilmesi oldu. Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığında yer alan Keys Esbaq, Xalid El-Şerif'in Türk devleti tarafından Trablus askeri operasyonlar komutanlığına getirildiğini söyledi.
Bir süredir Türkiye'de olan Ebu Hazim el Libi kod isimli Xalid El-Şerif, Libya Askeri Grubu isimli yapının başında bulunuyor ve Libya'da sivillere yönelik birçok saldırının arkasındaki isim olarak Libya Ulusal Ordusu'nun arananlar listesinde yer alıyor.
Türk ve İtalyan büyükelçiliklerine şüpheli saldırı
İlginç bir şekilde Hakan Fidan'ın ziyareti, Mutabakat Hükümeti istihbarat başkanının öldürülmesi ve Xalid El-Şerif'in Trablus'ta görevlendirilmesinin hemen arından Trablus'ta Türk ve İtalyan Büyükelçiliklerinin bulunduğu Zaviye ed-Dahmani semtine grad füzeleriyle saldırılar düzenlendi.
3 kişinin hayatını kaybettiği, 4 kişinin de yaralandığı saldırı, zamanlaması ve seçilen hedefler (Türk devleti ve İtalya Mutabakat Hükümeti'ni destekliyor) bakımından dikkat çekiyor.
Türk Dışişleri ağzından baklayı çıkardı
Bu saldırıdan hemen sonra Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılana açıklamada, "Libya'daki temsilciliklerimiz ile çıkarlarımızın hedef alınması halinde, Hafter unsurlarını meşru hedef olarak telakki edeceğimizi tekrar vurguluyoruz" denildi.
Rojava senaryosunun tekrarı
Söz konusu gelişmeler 2014 yılında, dönemin Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Suriye ve Rojava gündemiyle yaptığı gizli bir toplantının internete düşen ses kayıtlarını akıllara getirdi.
'Problem değil, gerekçe üretilir'
Rojava’ya müdahale gerekçesinin tartışıldığı toplantıda Hakan Fidan'a ait ses kaydında "Şimdi bakın komutanım, şimdi biz gerekçeyse gerekçeyi, ben öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım. Problem değil o. Gerekçe üretilir" diyordu.
Kürt düğününe saldırı ve aynı senaryonun Rojava’da uygulanması
Nitekim Türk devleti, 24 Ağustos 2016 tarihinde başlattığı Cerablus-Ezaz-Bab işgal saldırılarından 4 gün önce Antep'te bir Kürt düğününe DAİŞ eliyle kanlı bir saldırı organize etti.
Aynı şekilde Afrin işgali öncesi de Afrin'den Hatay'a havan atıldığı iddiasını ortaya koymuş ancak daha sonra havanların Türkiye'nin içinden atıldığını gösteren görüntüler ortaya çıkmıştı. Aynı söylem Grê Spi ve Serêkaniyê işgali öncesinde de kullanılmıştı.
Kaynak: ANF