ABD'nin uyguladığı ekonomik ve siyasi ambargolarla birlikte İran ve bölge berlirsiz bir sürece sürüklenmiş durumda. Washington'un 2015 yılında imzalanan Nükleer anlaşmadan çekilmesiyle birlikte İran'a yönelik birçok konuda ambargo uyguladı. Konuya hâkim ekonomist ve sosyolog Kazım Habib, Avatoday'e konuştu.
"Irak hükümeti halkını umursamıyor tek dertleri İran'a yardım etmektir"
Avatoday: ABD geçtiğimiz yıl Ağustos ayından sonrasında İran'a yönelik iki aşamalı ekonomik ambargo uyguladı. Önce ticaret, sanayi ve mali alanda uygulanan ambargo daha sonra enerji ve Devrim Muhafızları'na yönelik giderek sıkılaştırıldı. Bu cezalar Irak ekonomisini ve pazarını nasıl etkiler?
Kazım Habib: Öncelikle onu belirteyim. Ekonomik ambargolar dünyadaki sorunları çözemez. Çünkü sorunları daha da derinleştirir. Bu yüzden abluka ticaret savaşlarını ve sorunları derinleştirir. Ambargolar toplum ve sade insanlara zarar verir. Petrol üretiminin olmaması vatandaşların geçim koşullarını olumsuz etkiler. Aynı şekilde yaşam koşullarını da zorlaştırır.
Bunlar sadece ekonomik gelişim ve topluma zarar verir. İktidar bundan hiç etkilenmez. Çünkü aç kalmazlar. Onlar yeme içme ve diğer ihtiyaçları için tedbirlerini almışlar.
Ekonomik ambargo herkese uygulanırsa bu kötü ve yanlış olur. Çirkin bir suç olur. Hakikat şu ki Irak'ta ki ambargo iktidara yönelik değil halka yöneliktir. İktidar böyle yıkılmaz. Bağdat rejimini yıkan savaştı.
Sonuçta onun yerine başka bir rejim kuruldu. Bu nedenlerden dolayı İran'a yönelik ekonomik ambargolar kötü ve suçtur. Bu ambargolar sadece İran'a zarar vermez. Komu ülkeler olan Irak ve Türkiye de olumsuz etkilenir. İran şimdi de Irak'a yönelik petrol üretimin fazlaştırarak daha çok para kazanmayı hedefliyor. Bu da Irak üretimini büyük zarara uğratır.
Çünkü ticaret yoluyla Irak parasını İran'a çekiyor. Irak iç pazarını olumsuz etkiler. Bu nedenle ekonomik ambargolar sorunları çözemez. Yeni krizleri derinleştirir. Irak ekonomisini de olumsuz etkiler.
Bazıları İran ile Irak arasındaki ticareti geliştirerek İran'ın yükünü hafifletmek istiyor. Bu Bağdat'taki iç sorunları daha büyütür. Yoksulluk, işsizlik tehlikesi baş gösterir. İran'ın bütün kötü malları ülkede dolaşıma girer.
ABD'nin İran ile ilişkide olan ülkeleri de tehdit ettiğini bilmemiz gerekiyor. ABD'nin cezalandırma kararları büyük zarara neden oluyor. Pratikler ortada şimdi. İran'ın Hürmüz Boğazı'na ilişkin tehditlerde bulunması iktidarın söylemleridir. Bu uluslararası bir geçittir bunu engelleyemezler. Bu konuda atılacak olumsuz bir adım sadece ABD tarafından değil uluslararası çapta tepkilere yol açar. Bunlar İran'a yönelik yeni ceza hatta saldırılara neden olur. Bölge savaşı çıkar. Unutmayalım ki İsrail ve ABD müdahale etmek için bir yere kadar sorunlardan hoşnut olabilir.
Avatoday: Irak doğal gaz ve elektriği İran'dan ithal ediyor. Bağdat da ambargolardan muaf tutulmasının uzatılması için Beyaz Saray'a baskı uyguluyor. Sizce Washington muaf tutulma kararını uzatır mı?
Kazım Habib: Doğal gaz ve elektriğin İran'dan ithal edilmesi için izin verebilir. Ancak ABD, Irak'ın İran'dan doğal gaz alımını dinar üzerinde yapılmasını istiyor. Bunun Irak için zararı daha az ama İran için ağır yük oluşturur. Dolara çeviremediği Irak dinarını ne yapacak. Bu da başka ciddi bir soruna yol açar. Irak İran'dan doğal gaz ve elektriği çok pahalı alıyoruz. Bağdat'ın da tek derdi İran çıkarlarını korumak halkını düşündüğü yok.
Bunlar İran merkezli mezhepçi İslam örgütleri ve Haşdi Şabi guruplarının fiiliyata etkide bulunmasıdır. ABD ve İran arasındaki çekişmeden inliyoruz. Çile çekiyoruz.
Avatoday: ABD, İran'ın Irak'ta etkinliğini kırabilir mi?
Irak eski Petrol Bakanın görüşlerine göre Irak'ın doğal gaz üretme gücü yok. Bu konudaki ABD'ni yetersizliğini eleştiriyor. Irak birden ya da aşamalı İran'da doğal gaz alımını sonlandırabilir mi?
Kazım Habib: Irak İran'da doğal gaz alımını durduramaz. Bağdat doğal gaza bel bağlamamalı. Elektrik üretimine yönelmesi. Sadece doğal gaza para verebilir.
Avatoday: Eğer hükümeti fiili olarak üzerinde durursa gelecek yıl olabilir mi?
Kazım Habib: Sorun yok ancak hemen başlamaları gerekiyor. Şimdi Bağdat ile Alman şirketi elektrik üretimi için bir anlaşma sözkonusu. Alman Enerji Şirketi Siemens'in bir ciddiyeti var. Ancak İran, Irak'ın enerji üretmesini istemiyor. 12 yıldır bu projeyi engelliyor. Diğer taraftan bütün bakan ve devlet yetkilileri İran'ın ülkede yeni çalışmaların başlatılması için yardımda bulunuyorlar. Özellikle mezhepçi örgütler
İran'a destek amaçlı bölgede istikrarsızlığa yol açıyor. Irak'ta başka da enerji üretim şirketlerinin yerleşmesini istemiyorlar. .
Avatoday: Bağdat ve halka karşı milisler İran çıkarlarını korumak için kalkan durumuna gelmiş. Bunlar İran'ın 2011'de oluşturduğu bir plan mı?
Kazım Habib: Mezhepçi örgütlerin büyümesine İran'ın rolü büyüktür. Özellikle mali destek ve İranlı kadroların aktarımı konusu. İran'ın Irak içinde önemli istihbarat örgütlenmesi var. Silahlı mezhepçi örgütlerin çoğu molla rejimine bağlıdır. İran rejimin fetvasına göre hareket eden bu örgütler Irak'ın ekonomisi ve toplumu için büyük bir tehlike oluşturuyor.
Avatoday: İran'ın Sünne liderleri kendi tarafına çekebileceğine dair siyasetçilerin değerlendirmeleri var. Bu da ABD'nin kırılmasından kaynaklandığı belirtiliyor. Sizce bu siyasi bir oyun mu?
Kazım Habib: İran şimdi Irak'ta önemli bir statü elde etmiş durumda. Bana göre Irak yarı sömürge durumunda. Bu bir gerçek ama işin özü şu İran neden içişleri bakanlığı koltuğu için savaşıyor? Sebebi çok açık o bakanlık üzerinde ülkeyi kontrol etmek istiyor. Bu büyük bir sorun. Onlar kendilerine yakın bir kişiyi içişleri bakanı adayını belirlemek istiyorlar. Kişiler değişir yarın başka biri gelir. Ancak onlar gelecek yeni bir kişinin onların taleplerini yerine getirecek kişiyi isterler. Bu ciddi bir sorun.
Irak'ta yayılmacı konumda bulunan İran İslam rejimi, ekonominin kontrolünü ele geçirmiş durumda. Bağdat'ın iradesine de ipotek koymuş durumda. Dini mercinin ise etkisi durumda. Bunların Hamaney ve molla rejimine bağlıdır. Onun el eteğini öperler. Biz bunlara köle ruhlu, boyun eğen diyoruz. Bunların elinde çile çekiyoruz.
Tahran'ın ülke üzerinde büyük hâkimiyeti var. Bölgenin en bozguncu ülkesi İran'dır. Diğeri de en büyük kötü devlet ise ABD'dir. Bunlar ikiz kardeşler.
Avatoday: Irak rejiminin 2003'te yıkılmasının ardından İran bir çocuk ABD ile ilişkileniyor. ABD'nin kararlarıyla birlikte Tahran'ın müdahalesini eleştirenleri bir değişime götürdü. Çoğu da yaşanan krizin İran müdahalesinden kaynaklandığını açığa çıkardı. Ancak Beyaz Saray hiç bir şey yapmadı. Size göre İran bir daha bölgenin jandarmalığına mı soyunuyor?
Kazım Habib: Trump yönetimi İsrail ile ve müttefikleri ile Telaviv'in bölgedeki çıkarları yerine getireceklerini düşünmüyorum. İran'da İsrail'in gerçek düşmanı değil. Bu önderlerin sözüdür. İran, İsrail'den çok uzak ve her Suriye'ye yaklaştığında vuruyor. Nasıl ki Tahran, İsrail'in saldırıları altında inliyorsa buna karşın bir şey yapamıyor. Savaşamaz da. Hizbullah gibileri hareke geçiriyor. Kendisi de uzaktan izliyor. ABD il rekabet ederek bölgede büyük bir güç olma peşinde. Onlar hiç bir zaman dünyayı İran İslam-Fars zihniyetiyle ele geçirme zihniyetinden vaaz geçmediler.
Din grupları sözde Müslüman olduklarını söylüyor. Ancak hangi ülkede İslami hareketler iktidar olduysa ırkçı ve şovenist olurlar. Bunlar Irak'ı düşman olarak görüyorlar. Fars egemen yaklaşımı var. Bunlar Irak'ı ele geçirip Safevilerin rolünü görmek istiyorlar. Bunlar İslamiyet ve Şia adına hareket etiklerini söylüyorlar. Özünde bunlar Safevidirler. Irak Şiilerinden farklılar.
Avatoday: Sizce ABD, İran'ı vurur mu?
Kazım Habib: Bana göre savaş düzeyine çıkmaz. Ancak sorunları daha derinleştirmeleri çok da uzak bir ihtimal değil. 1998'de Irak'taki hava saldırıları gibi bir durum olabilir. Bağdat'taki sade ve küçüktü. İran'a yönelik saldırı geniş kapsamlı ve askeri alanları kapsayacak.
Avatoday: Eğer bunlar yaşanırsa savaşın amacı ne olabilir?
Kazım Habib: İran'ın Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen'de etkisi büyümüş ise de halen Irak'ta istediğini kabul ettiremiyor. Bunun için söyledim Irak, İran'ın yarı sömürgesidir.
Avatoday: Yani Irak tam sömürge sürecine mi gidiyor?
Kazım Habib: Umarım bu sürece ulaşmaz ve kurtuluruz.
Avatoday: Eğer ABD, İran'ı vurursa sonuç ne olur?
Kazım Habib: Olumsuz bir sonuç ortaya çıkar. Rejimi yıkmayabilir. Ama zayıflar. Belki Irak üzerindeki etkinliği azalır. Ancak Irak'taki demokratik ve ilerici kesimlerin de İran'ın zayıflaması durumuna karşı hareket geçmelidir. Unutmayalım Saddam rejiminde olduğu gibi hava saldırıları yıkmaz. Aynı şekilde karadan savaş olmaz. İran'da muhalif demokrat hareketlerin rejime karşı harekete geçmesi gerekiyor. Humeyni tarafından çalınan 1979'lerdeki halkın yarattığı devrim sürecindeki gibi demokrat örgütlü bir gücün harekete geçmesi gerekiyor. Böyle bir şeyin olması Irak ve İran'ın çıkarına olacaktır.
Avatoday: Eğer İran rejiminde bir değişim olmazsa sizce önümüzdeki 4 ya da 5 yıl içinde İran'da askeri bir operasyon sözkonusu olur mu?
Kazım Habib: İran'da muhalif güçler harekete geçebilir. Daha önce de yaşandığı gibi Kürt, Azeri ve diğerleri gibi güçler harekete geçebilir. Ancak bunlar rejimin değişikliğine yol açmaz. Eğer büyük bir halk ayaklanması olursa rejim yıkabilir.
Avatoday: Ambargoların sıkılaştırılması yoksulluğa neden olur mu?
Kazım Habib: İran'a yönelik yaptırımları Irak gibi devlet kurumlarını bozar ancak yıkmaz. Önce toplumu yanına alması gerekiyor. Bu nedenle açlık belki ayaklanmaya neden olur. Ancak genellikle açlık halkın dini inançları ve bağnazlıkları halkı karşıt bir duruma da götürebiliyor.