İran İslam Cumhuriyetinden internetin baskı altına alınması ve sosyal medyayı kontrolüne alması girişimlerinden ilham alan Türk devleti, yeni tip Coronavirüs (Covid-19) salgınına karşı önlemler adı altında hazırladığı yeni torba yasası, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da (Bakur) internet ve sosyal medya üzerinden insanların kişisel bilgilerine erişmeyi amaçlıyor.
Erdoğan iktidarı tarafından Coronavirüs salgınına karşı önlemler adı altında hazırlanan yeni torba yasa, iş dünyasının görüşüne sunulurken henüz parlamentoya sunulmadı, ancak kamuoyunda büyük bir tartışma yarattı.
Üç ay boyunca işten çıkarma yasağına karşın, işverenlere mevcut yasada olmayan ‘ücretsiz izne çıkarma yetkisi’ verdiği için eleştirilen yasa taslağında, en tartışmalı konulardan birisini de ‘sosyal ağ sağlayıcıları’, yani YouTube, Twitter, Facebook gibi ağ sağlayıcılarına, Türkiye'de temsilci bulundurma, kişisel verileri Türkiye'de depolamanın da aralarında bulunduğu bir dizi yükümlülük getiren maddeleri oluşturuyor.
Kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri de 'WhatsApp yazışmalarının denetleneceği' endişesi. İnternet hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz, "WhatsApp'ın içeriğini denetlemek gibi bir durum yok. İçerik değil burada sorun, kimin kim olduğunu bulmak" diyor.
Sinsi planda hangi maddeler var?
Sosyal medya ağlarının daha fazla kontrol altına alınmasını da içeren sinsi yasa taslağında tartışmalara yol açan maddeler şöyle:
Türkiye'den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıları, Türkiye'de temsilci bulunduracak. Yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği bant genişliği önce yüzde 50, daha sonra yüzde 95'e kadar daraltılacak.
Sosyal ağ sağlayıcıları, Türkiye'deki kullanıcıların verilerini Türkiye'de barındırmak zorunda olacak. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen ağ sağlayıcılarına erişimi engelleme veya içerik çıkarılması kararlarının uygulanmasına ilişkin rapor bildirimi yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere 1 milyon liradan 5 milyon liraya kadar para cezası verilebilecek.
Kişiler tarafından da sosyal ağ sağlayıcılarına içerik kaldırılması ya da erişim engellenmesi başvurusu yapabilecek ve bu başvurulara, 72 saat içinde olumlu ya da olumsuz yanıt verilmek zorunda olunacak. Başvuruları yanıtsız bırakan ağ sağlayıcılara 100 bin liradan 1 milyon liraya kadar para cezası verilebilecek.
Hukuka aykırı olduğu mahkeme kararıyla saptanan içerik, sosyal ağ sağlayıcıya bildirilecek, bildirime rağmen 14 saat içinde gereğini yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcı, doğan zararların karşılanmasından sorumlu olacak.
Yasa taslağında ağ sağlayıcılarına yönelik düzenlemeler, kimi kullanıcılar tarafından "WhatsApp yazışmalarının devlet tarafından denetleneceği" yorumlarına yol açarken, gruplarda paylaşılan ses kayıtlarında da bunu engellemek için grupların silinerek yeniden açılması gerektiği iddiaları milyonlarca sosyal medya kullanıcısını tedirgin etti.
Youtube, Twitter, Facebook gibi sosyal ağlar kullanılmaz hale gelecek
İstanbul’daki Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İnternet hukuku alanında uzman Prof. Dr. Yaman Akdeniz, torba yasayla getirilen düzenlemelerin yasalaşması halinde YouTube, Twitter, Facebook ve benzeri sosyal ağların kullanılamaz hale geleceğini söyledi.
Akdeniz şöyle konuştu:
“Taslakta sosyal ağ sağlayıcıları tanım yapılıyor. Burada tanımladıkları ve hedef olan aslında Twitter, YouTube, Facebook ve benzeri sosyal medya platformları. Türkiye, 2008'den beri talep ediyor, bu platformlara ‘Gelin burada ofis açın bizim hukukumuzu kabul edin’ diyorlardı. Tabi bu kısıtlayıcı ortama kimse gelmediği için gerçekleşmedi.
Şimdi bunu zorunlu kılmaya çalışıyor. Şunu diyor, ‘Siz burada bir temsilcinizi bildirmek zorundasınız. Eğer bildirmeseniz internet ağ trafiğinizi önce yüzde 50 sonra da yüzde 95 daraltacağız’ diyor. Bu şu anlama geliyor, bu sosyal ağlar kullanılamaz hale gelecek. Türkiye'ye gelmezlerse, hem onlar (sosyal ağ sağlayıcılar), hem de kullanıcılar kaybedecek. Gelirlerse de bir sürü sorumluluk altına giriyorlar ki, bunu kolay kolay hiçbirisi kabul etmeyecek? Kabul ederse, Türkiye'deki kullanıcıların kişisel verilerini Türkiye'de barındırmakla yükümlü olacak.”
Verilerin Türkiye'de depolanması ne anlama geliyor?
Verilerin Türkiye’de depolanması şartını da değerlendiren Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Bu sosyal ağların ağırlıklı olarak Amerikan şirketleri olduğunu, dolayısıyla ABD’de tutulan ve kimseyle kolay kolay paylaşılamayan e-mail adresleri, telefon numaraları ve daha birçok kişisel bilginin Türkiye’de depolanmasının amaçlandığını söyledi.
Türkiye'deki Erdoğan rejiminin yapmaya çalıştığı şeyin kullanıcı bilgilerine kolay biçimde ulaşmak olduğunu vurgulayan Akdeniz şöyle devam etti:
“İşte ağırlıklı olarak muhalif hesaplar, eleştiriler yapan Türkiye'de çok sayıda anonim hesap var. Bu hesapların kime ait olduğunu bulmak istiyor hükümet. Özellikle Coronavirüs salgını döneminde sağlık sistemine, hükümete eleştirilerin artması nedeniyle yapılan sert eleştirilerden rahatsız, ki bu eleştiriler bu platformlar üzerinden yapılıyor.
İkincisi, vatandaşı bu sosyal medya platformları ile muhatap ediyor. Vatandaşlardan veya Türkiye'den gelecek taleplere 72 saat içinde cevap vermek zorundasınız, diyor. ‘Eğer gereğini yerine getirmezsen sana, 100 bin liradan,1 milyon liraya kadar para cezası veririm, diyor. Mahkemelerden gelen kararları da hızlı uygulamak zorundasın, diyor. 24 saat içinde erişim engelleme ve içerik çıkarma kararlarını karşılamazsan doğan zararlardan sen sorumlusun diyor. Buradan bir şey anlaşılmıyor ama zaten bu platformların hukuk müşavirleri burada var. Youtube, Facebook'a sulh ceza hakimliklerinden gelen kararları tebliğ ediyorlar.
“Erişim engellemelerini yüzde 100'e çekecekler”
Mahkemelerden gelen kararların bir kısmının bu platformlar tarafından zaten uygulandığını ve platformların genellikle kendi iç kuralları çerçevesinde bir değerlendirme yapıp daha sonra bazı hesapları kapatıp içerikleri kaldırdığını dile getiren Akdeniz, Türk devletinin zaten özellikle Youtube’da bazı içerikleri görünmez kıldığını, örneğin bazı gazetecilerle ilgili erişim engelleme kararları uyguladığını söyledi.
Prof. Dr. Yaman Akdeniz şunları söyledi:
“Twitter bakıyor bunlar gazeteci ya da muhalif; ifade ve basın özgürlüğü nedeniyle uygulamıyor. Bu sosyal platformalar yıllık şeffaflık raporları yayınlıyorlar. ‘Türkiye'den şu kadar talep geldi, bu kadarını karşıladık’ gibi. Bu talepleri karşılama oranı şu anda çok düşük. Ama Türkiye'de temsilci atamasıyla bu kararların uygulama oranını yüzde 100'e çekecekler, "Yapmazsan biz de sizi cezalandırırız" diyecekler.”
“Telegram ve WhatsAp engellenebilecek”
Bu yasa değişikliğinin uygulanması halinde Türkiye Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) kamu yararı gereği ‘Biz Telegram, Signal ya da WhatsApı'ın Türkiye'de kullanımında kamu yararı görmediğimiz için bu platformların ağ bandını daraltacağız ya da engelleyeceğiz’ diyebileceğini de belirten Akdeniz, asıl amacın içerik kontrolü değil kimin kim olduğunun tespit edilmesi olduğunu söyledi.