Skip to main content

Türk devleti talana doymuyor: 5 Kürt belediyesini daha gasp etti

Türk devleti talana doymuyor: 5 Kürt belediyesini daha gasp etti
Türk devletinin 5 Kürt belediyesini gasp ederek Belediye eşbaşkanlarının görevlerinden alıp evlerine baskınlar düzenlemesine karşı büyük bir tepki gösterildi. HDP, 65 belediyesinin 45’ine kayyum atayan Türk devletini ‘darbecilik’ ile suçladı.
posted onMay 16, 2020
nocomment

Türk devleti yeni tip Coronavirüs (Covid-19) salgın sürecinde de Kürt halkına karşı suç işlemekten geri durmadı. 40 Kürt belediyesini gasp eden Türk devleti, 5 Kürt belediyesini daha gasp etti.

 Türk devleti, HDP’li Iğdır, Siirt, Kurtalan, Baykan ve Altınova belediyelerine kayyım atandı. Görevden alınan belediye eşbaşkanları gözaltına alındı.

Türk İçişleri Bakanlığı tarafından HDP’li Iğdır, Siirt, Kurtalan, Baykan ve Altınova belediyelerine kayyım atandı. Iğdır Belediye Başkanı Yaşar Akkuş, Siirt Belediye Eşbaşkanı Berivan Helen Işık, Baykan Belediye Eşbaşkanı Ramazan Sarsılmaz, Kurtalan Belediye Eşbaşkanı Baran Akgül, Muş’un Korkut ilçesi Altınova Belde Belediye Eşbaşkanı Casim Budak görevlerinden alınarak, yerlerine kayyum atandı. 
 
Iğdır’a Türk işgal Valisi Enver Ünlü, Siirt'e işgalci Vali Ali Fuat Atik, Baykan'a Kaymakam Mehmet Tunç, Kurtalan'a Kaymakam İhsan Emre Aydın, Altınova’ya Korkut Kaymakamı Hasan Sadebıyık belediye başkanvekili olarak atandı. 
 
Kürt Belediye eşbaşkanlarının görevlerinden alınmasından sonra evlerine baskınlar düzenlendi, belediye binaları polis ablukasına alındı. 
 
31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde 3'ü büyükşehir 65 belediye kazanan HDP'nin şu ana kadar 45 belediyesine kayyım atandı, 6 belediyesinin seçilmişine Türk devleti tarafından Kanun Hükmünde Kararname işlemine tabi oldukları gerekçesiyle mazbataları verilmedi.

HDP: Bu halk düşmanlığıdır

Mithat sincar

Belediyelere kayyım atanmasını darbe olarak nitelendiren HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’nin 5 belediyesinin daha gasp edilmesiyle ilgili,  “İktidar sözcüleri bir süredir kamuoyunu darbe söylemi ile oyalıyorlar. Meğer kendileri bir darbe planı peşindeymişler. Bu sabah (dün) bu planın hayata geçirmesine tanık olduk. İktidar 5 belediyemize kayyım atadı, yani darbe yaptı. 31 Mart’tan bu yana 65 belediyeden 45’i kayyım darbesiyle gasp edildi. 8 belediyemizde KHK darbesiyle gasp edildi. Bu bir darbedir, demokrasiyi tanımamadır. Toplumun demokrasi inancını ortadan kaldırmaktadır. Zincirleme bir şekilde zamana yayılarak, uygulanmaktadır. Kayyım uygulanmasının bir diğer adı halk düşmanlığıdır” dedi.

“Bu iktidar elindeki yetkileri kullanarak demokrasiyi, halk iradesini ortadan kaldırmak suretiyle bir darbe gerçekleştirmektedir” diyen Sancar, “İktidar kayyım politikasıyla Kürt halkına düşmanlık yapıyor. Kayyım Kürt düşmanlığının en sert, en açık örneğidir. İktidarın darbeci anlayışı başka alanlarda da kendini gösteriyor” diye konuştu.

“İktidar halk düşmanıdır”

İnsanlığın Coronavirüs salgınıyla mücadele edip bu tehlikeyle dayanışma yoluyla baş etme yolunu seçmişken Türk devletinin dayanışmayı halkın kendi örgütlenmesini ortadan kaldırma planlarının peşinde olduğunu dile getiren Sancar, Türk devlet iktidarının halk iradesi ve sağlığına da düşman olduğunu söyledi.

"Kürt halkı baskılardan korkmaz"

Sancar’ın açıklamaları şöyle:

“Biz halkımızın iradesini yok sayan, Kürt düşmanlığı politikasını merkezine koyan bu iktidara karşı dimdik ayaktayız. Her türlü demokratik yöntemle mücadele etmeye kararlıyız. Kayyım uygulaması bizim mücadele kararlılığımızı artırmaktan başka bir sonuç doğurmaz. Yine bütün dünya biliyor ki, HDP baskılara boyun eğmez, Kürt halkı baskılardan korkmaz, baskılar karşısında sinmez. 

Biz her türlü hukuksuzluğa, adaletsizliğe, demokrasi dışı her türlü uygulamaya, savaş politikalarına karşı bütün gücümüzle demokratik zeminde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu ülkeye barışı ve demokrasiyi, bizim bu kararlılığımızın getireceğinden şüphe duymuyoruz. Ama bütün ülke için demokrasi, Türkiye için barış, bölgede barış sadece Kürtlere sadece HDP’ye bırakamayız. Bu yüzden bütün demokrasi güçlerine, bu ülkede barış içerisinde yaşamak isteyen herkese çağrımızı yineliyoruz: Gelin bir arada duralım. Gelin birlikte mücadelenin yollarını genişletelim. Kayyım uygulaması bir savaş politikasıdır.

"Herkes gerçeğin farkına varmalı"

Kayyım uygulaması savaş politikası yoluyla halkın cebinden hakkını, yoksulun evinden aşını gasp etmektir. O nedenle kayyım uygulaması irade gaspıdır ama aynı zamanda bütün yoksulların ekmeğinin aşının gaspıdır. Ekmeğini aşını korumak isteyen onurlu bir yaşam sürmek isteyen bütün emeklilere, emekçilerin örgütlerine buradan sesleniyoruz: Kayyıma karşı mücadele demokrasi için mücadeledir. Kayyım politikasına karşı koymak savaşa karşı çıkmaktır. Kayyım politikasını reddetmek yoksulluğa karşı çıkmaktır. Ülkenin onurlu insanları, ülkenin demokrasi isteyen, barış isteyen bütün güçleri bu gerçeğin farkına iyi varmalıdır. 

"Tarihteki sonları unutmayın"

Son 35 yıla baktığımızda, demokratik siyaset sigortasıyla oynayan, halklara düşmanlık yapan ve bilhassa Kürt halkına düşmanlık yapan bütün iktidarların tarihin çöplüğüne gittiğini görürüz. Turgut Özalların, Süleyman Demirellerin, Mesut Yılmazların, Tansu Çillerleri unutmayalım. Bir yandan Kürt sorunu için çözüm sözlerini dile getirdiklerinde, bu ülkede yeni bir yolun açılması için bir çaba ortaya koydukları düşünülmüş, hızla bundan caydıklarında kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlamışlardır. 

Bugün tarihin çöplüğüne gitmiş olan bütün siyasi partiler bir zamanlar çok kudretliydiler. Bugün tarihin çöplüğünde yer alan o parti başkanları bir zamanlar çok kudretliydiler. Ama Kürt sorununa savaş politikalarıyla yaklaşım ve Kürt düşmanlığının aleti olmak, onları bu sona hazırlamıştır. Onlara bu sonu getirmiştir. İktidarı uyarıyoruz; tarihten ders alın. Yakın tarihten ders alın. Demokrasi sigortasıyla oynamayın, toplumun barış umuduna saldırmayın. Aksi takdirde halkların güçlü iradesi ve mücadelesi karşısında en kısa zamanda tarihin çöplüğünü boylarsınız.

"İntikam operasyonu"

Kayyım operasyonu aynı zamanda bir intikam operasyonudur. Bu iktidarı sandık yoluyla göndereceğimizin en büyük işareti 31 Haziran seçimleriydi. Bu iktidara 31 Martta ve 23 Haziran’da kaybettiren bizim güçlü demokrasi irademiz ve Türkiye halklarına aydınlık bir gelecek vaat eden politikalarımızdı. İktidara bu politikalarla kaybettirdik. Sandık kurulduğu ilk anda iktidarı tarihin çöplüğüne gönderecek olan da HDP’dir, Kürt halkıdır, halkların ortak inancı ve kararlılığıdır. 

Kimse bu darbeci kayyım uygulamasının sadece HDP’ye, sadece Kürtlere yönelik olduğu gibi bir gaflete düşmesin. Bu bütün ülkeye, ülkedeki bütün halklara ve bu toplumun bütün kesimlerine yönelik bir darbe operasyonudur. Gelin hep birlikte bu darbeci iktidarı durdurmak için mücadelemizi büyütelim. Yan yana, omuz omuza kol kola barış ve demokrasi yolunda kararlılıkla yürüyelim.”