Skip to main content

Coronavirüsün küresel ekonomiye etkisi ağır

Coronavirüsün küresel ekonomiye etkisi ağır
ABD’nin 2 trilyon dolarlık ekonomik önlem paketini duyurması ardından dünyanın üçüncü büyük ekonomisi Japonya, 1 trilyon dolarlık ekonomik önlem paketini açıklamaya hazırlanıyor. En olumsuz etkinin Avrupa’da yaşanacağı değerlendirmeleri ön plana çıkarken Lübnan, uluslararası toplumdan yardım istedi.
posted onApril 7, 2020
nocomment

On binlerce can kaybı ve kriz halinin yanı sıra küresel ekonomiyi de tehdit eden yeni tip Coronavirüs (Covid-19) salgınının, küresel ekonomide 2008-2009 küresel finansal krizine benzer sert bir etki göstermesi bekleniyor. Pek çok ülkede 2020 yılı ekonomisi küçülüyor ve iyileşmenin başlamasının 2021 yılı ikinci çeyrek dönemine sarkacağı değerlendirmeleri ön plana çıkıyor.

ABD’nin 2 trilyon dolarlık ekonomik önlem paketi duyurması ardından dünyanın üçüncü büyük ekonomisi Japonya, 1 trilyon dolarlık ekonomik önlem paketi açıklamaya hazırlanıyor. En olumsuz etkinin Avrupa’da yaşanacağı değerlendirmeleri ön plana çıkarken 1 milyon Suriyeli mülteciyi barındıran ekonomik krizdeki Lübnan ise uluslararası topluma yardım çağrısı yaptı.

Avrupa, en büyük etkiyi yaşayan kara parçası

Coronavirüsün en fazla etkilediği AB ülkeleri, krizin ekonomik sonuçlarına yönelik atılacak adımları belirlemeye çalışıyor. Avrupa ekonomisi, Coronavirüse karşı uygulanan kısıtlayıcı tedbirler nedeniyle durma noktasına gelmiş bulunuyor.

Sağlık, gıda, tarım ve ulaşım gibi krizle mücadelede kritik olarak belirlenen bazı sektörler dışında ekonomik faaliyete ara verilmiş olması özellikle ekonomileri daha hassas ve kırılgan olan AB ülkelerinde endişeyi artırıyor.

AB içinde yüksek oranda kamu borcuna sahip ülkeler ile kamu finansmanı daha sağlam ülkeler arasında Kovid-19'a karşı alınacak ekonomik tedbirlerde anlaşma sağlanamaması dikkati çekiyor.

Coronavirüs nedeniyle üretimin ve hayat akışının önemli ölçüde durması AB üyesi ülkeler arasında kamu borcunun GSYH'ye oranının en fazla olduğu ülkeleri daha fazla korkutuyor.

AB kurallarına göre, üye ülkelerin bütçe açıklarının GSYH'lerinin yüzde 3'ünün, kamu borçlarının da GSYH'lerinin yüzde 60'ının altında olması şartı aranıyor.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, AB ülkeleri arasında kamu borcunun GSYH'ye oranının en fazla olduğu ülke yaklaşık yüzde 181 ile Yunanistan, yüzde 135 ile İtalya, yüzde 122 ile Portekiz, yüzde 100 ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Belçika, yüzde 98 ile Fransa ve İspanya olarak öne çıkıyor.

AB'nin başat ekonomisi Almanya'da kamu borcunun GSYH'ye oranı yaklaşık yüzde 62, Hollanda'da yüzde 52, Finlandiya'da yüzde 59, İsveç'te yüzde 39, Danimarka'da da yüzde 34 seviyesinde bulunuyor. Bu ülkelerin görece daha güçlü kamu finansmanları kriz sırasında daha güçlü ekonomik tedbirler uygulanmalarına mali imkan sağlıyor.

Söz konusu yüksek borç oranına sahip Güney Avrupa ülkeleri, daha gelişmiş AB ülkelerinden krizin ekonomik etkilerine karşı ortak bir politika belirlenmesini istiyor.

Coronabono ve ‘Avrupa İstikrar Mekanizması’ seçenekleri

Coronavirüs salgınının neden olduğu zararı gidermek üzere uygulanan politikaların uzun vadeli finansmanına yönelik yeni bir enstrümana ihtiyaç duyulduğu görüşünde birleşen söz konusu ülkeler, AB tarafından çıkarılacak ortak bir borç enstrümanı (Coronabono) üzerinde anlaşma sağlamaya çabalıyor.

Almanya, Hollanda gibi ülkeler ise söz konusu ortak borçlanma mekanizmasına karşı tutumlarını sürdürüyor ve finansman sorunu yaşayan Avro Bölgesi ülkelerine mali destek sağlamak için 2012 yılında kurulan Avrupa İstikrar Mekanizması'nın (ESM) devreye sokulması seçeneğini öne sürüyor.

Toplam 420 milyar avroluk mali kaynağa sahip ESM borçları normal şartlarda sert koşullar içeriyor. ESM kredilerinde, üye ülkelerin kurtarma programı çerçevesinde ekonomik ve finansal sektörlerine yönelik tedbirleri ve yasal mevzuatları tamamlaması talep ediliyor. Tedbirler, Troyka olarak adlandırılan AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından sıkı biçimde denetleniyor.

Almanya, Coronavirüs krizinin aşılması için ortak borç yerine ESM kaynaklarının devreye sokulması halinde kurumun mevcut yapısının değiştirilebileceğini ve kredi şartlarının yumuşatılabileceği görüşünü paylaşıyor.

AB bütçesinin Marshall Planı benzeri kullanımı

Coronavirüse karşı yürütülen mücadeleyi bir ‘Savaş Hali’ne benzeten bazı AB ülkeleri söz konusu ekonomik krizden çıkışın İkinci Dünya Savaşı ardından yürürlüğe giren ABD kaynaklı Marshall Planı benzeri bir yapıyla aşılabileceği görüşünü öne sürüyor.

Söz konusu ekonomik yardım paketinin AB'nin gelecekteki bütçesine entegre edilebileceği fikri AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından da dile getiriliyor.

Ücret destek programı

AB Komisyonu, Kovid-19 salgını nedeniyle birlik ülkelerinde istihdamı korumak için 100 milyar avroluk yeni ücret destek programı kurulmasını da istiyor.

Programla, AB ülkelerinde çalışanları korumak amacıyla kurulan kısa süreli çalışma programlarının mali olarak desteklenmesi öngörülüyor.

Söz konusu sistemle, çalışanların işten çıkartılmaması için ücretlerinin bir kısmının kamu tarafından karşılanması bekleniyor.

Japonya’da acil durum ve Corona önlem paketi

Japonya Başbakanı Shinzo Abe, Coronavirüsle mücadelede 1 trilyon dolarlık ekonomik yardım paketi açıklamaya hazırlanıyor.

Abe, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, ekonomik yardım paketinin ayrıntılarını Salı gününden itibaren kamuoyuyla paylaşmaya başlayacağını bildirdi.

Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi Japonya, Coronavirüs salgını iş ve seyahat sektörlerini vurmadan önce de geçen yılın sonundan itibaren ekonomik daralma yaşıyordu. Hükümet, salgına karşı önlemler açıklamakta acele etmedi, hatta 2020 Tokyo Olimpiyatları’nı bir yıl erteleme kararını bile birçok ülke olimpiyatlardan çekildiğini açıkladıktan sonra bildirdi.

Ancak vaka sayısındaki ani artış, Başbakan Abe ve diğer yetkililerin önlemleri hızlandırmasına neden oldu. Abe’nin Salı günü acil durum ilan etmesi bekleniyor. Bunun, ülke çapında acil durum ilanı olmasa da Tokyo gibi büyük şehirleri kapsayacağı sanılıyor.

Lübnan’dan uluslararası topluma yardım çağrısı

Lübnan bir yandan uzun zamandır yaşadığı en kötü ekonomik krizle baş etmeye çalışırken diğer yandan Coronavirüsle mücadele ediyor. Devlet Başkanı Michel Aoun, uluslararası toplumdan yardım istedi.

Birleşmiş Milletler, ABD, Çin, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, İngiltere, AB, Arap Birliği’nin de aralarında olduğu Lübnan Uluslararası Destek grubu toplantısında konuşan Aoun, Coronavirüs salgını başladığı sırada Lübnan’ın ekonomisini canlandırmaya çalıştığını söyledi. ‘‘Tüm bu zorluklarla baş etmeye çalışıyoruz,’’ diyen Aoun, ülkedeki 1 milyon kadar Suriyeli mültecinin de işleri zorlaştırdığına vurgu yaptı ve her türlü uluslararası desteğe açık olduklarını kaydetti.

İran rejimi: Salgınla mücadelede ABD’den yardım istemiyoruz

iran parasi



Coronavirüsten en çok etkilenen Ortadoğu ülkesi olan İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musavi, dini lider Ali Hamaney’in Washington’dan gelen insani yardım tekliflerini reddettiğini söyledi.

Musavi, “İran hiçbir zaman ABD’den salgınla mücadelede yardım istemedi, hiç de istemeyecek. Ancak ABD, yasadışı tek taraflı yaptırımlarının hepsini kaldırmalı” ifadelerini kullandı. İran rejimi yetkilileri ABD’nin yaptırımlarının salgınla mücadelede kendilerine engel olduğunu savunuyor ve diğer ülkelerle BM’den ABD’ye yaptırımları kaldırma çağrısı yapmasını istiyor.

İran rejimi Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise düşük riskli ekonomik faaliyetlerin yeniden başlayacağını açıkladı. Ruhani kararın evde kalma uygulamasıyla çelişmediğini söyledi. Buna göre devlet memurlarının üçte ikisi evden çalışacak.

Ruhani, düşük riskli faaliyetlerin neler olduğunu belirtmedi, ancak okulların ve üniversitelerin 18 Nisan'a kadar kapalı kalmaya devama edeceğini; sosyal, kültürel ve dini etkinliklerle spor karşılaşmalarının da bu tarihe kadar yapılmamaya devam edeceğini bildirdi.

Türk devleti, halktan para dileniyor

Tüm dünyada ülkeler Coronavirüsün ekonomilerine etkilerini en aza indirmek amacıyla milyar dolarlar ayırırken Türk devleti, 'Ekonomik İstikrar Kalkanı' adında 100 milyar liralık (yaklaşık 14.5 milyar dolar) ne olduğunu kimsenin bilmediği bir programı uygulamaya koyduğunu duyurdu.

Türk devleti, açıkladığı sanal önlem paketinin içini doldurmak amacıyla halktan para dilemeye başladı.

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Milli Dayanışma’ adı altında bir yardım kampanyası başlattıklarını duyurarak, güdümündeki tüm televizyon kanalları aracılığıyla insanların bağış yapabilecekleri hesap numaralarını paylaştı.

Erdoğan’ın başlattığı kampanyaya hem muhalefet partileri hem de sivil toplum kuruluşlarından (STK) büyük tepki geldi. Siyasi parti ve STK’lar, kriz sürecinde devletin halka yardım etmesi gerektiğini vurgularken Erdoğan’ı krizin faturasını halka ödettirmekle eleştirdi.

Uzmanlar, açıklanan önlem paketindeki finans miktarının sağlanması durumunda bile, bu finansmanın bu çapta büyük bir krizle mücadele etmek için yeterli olamayacağı uyarısında bulunuyor.

Bazı yandaş ekonomistler, böylesine sıra dışı bir krizle mücadele etmek adına kaynak bulunması için para basılması gibi adımların atılmasını önerirken, diğer bir çok ekonomist, bu adımın yaratacağı enflasyona karşı uyarıda bulunarak dışarıdan bir kaynak bulunması gerektiğini vurguluyor.

Tayland'tan 58 milyar dolarlık ekonomik paket

Tayland hükümeti, Coronavirüs salgınının etkileriyle mücadele edebilmek adına 58 milyar dolarlık bir ekonomik yardım paketini onayladı. Bu rakamın yaklaşık olarak yarısı şirketlerin hisse değerlerinin kayıplarının önlenmesi amacıyla kullanılacak. Tayland'da Coronavirüs salgınının başından bu yana kadar 2 bin 258 vaka ve 27 ölüm görüldü.

Katar 8.2 milyar dolarlık projelerini askıya alıyor

Reuters Haber Ajansı, Katar'da Emirlik'in, hükümetten henüz imzalanmamış 8.2 milyar dolarlık projeleri ertelemesini istediğini haber verdi. Katar da dünya genelindeki Coronavirüs salgınının ülke ekonomisinde resesyon riski yaratacağını düşünüyor. Özellikle dünya genelinde üretimin azalması petrol ve doğal gaz üretimi yapan körfez ülkelerinin ekonomilerinde sıkıntılara neden oluyor. Petrol fiyatları da azalan üretim ve Rusya ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşmazlık nedeniyle yılbaşından bu yana 3'te 2 oranında değer kaybetti.

Dünya genelinde gıda fiyatları düştü

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Şubat ayında tüm dünyada gıda fiyatlarında düşüşler olduğunu açıkladı. Süt, et, şeker ve yağ gibi temel gıda ürünleri sepetindeki ürünlerin fiyatlarında yüzde 4,3 oranında düşüş görüldüğü ifade edildi. Gıda fiyatlarındaki düşüşün nedeni olarak Coronavirüs salgını nedeniyle azalan küresel talep ve düşen petrol fiyatları gösterildi. Örgüt, fiyat düşüşünün azalan talebe bağlı olduğuna, üretim fazlasından kaynaklanmadığına dikkat çekti.

Havayolu şirketleri krizin 2020 sonuna uzamasını bekliyor

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği IATA, küresel havayolu şirketlerinin şimdiye kadar karşı karşıya kaldığı bu en ağır krizden 2020'nin son çeyreğine kadar çıkamayacağını bildirdi. Birlik, ekonominin resesyona çok yaklaştığı bu dönemde havayolu firmalarının çok ciddi kısa vadeli zorluklarla karşılaşacağı uyarısında bulundu.

Merkezi Kanada’nın Montreal kentinde bulunan IATA, Coronavirüs salgınının ikinci dalgasının kış aylarında vurması durumundaysa herhangi bir toparlanmanın kısa vadeli olacağı uyarısında bulundu.

Mali durumu güçlü havayolu firmaları bile 2020 sonuna kadar ayakta kalmakta zorlanacak gibi görünüyor. Bunun nedeni, havayolu şirketlerinin içinde bulunduğumuz çeyrekte hava trafiğinin yüzde 70 oranında azalması nedeniyle 39 milyar dolarlık net kayba uğrayacağı beklentisi.

”Sektörümüz daha önce bu gibi rakamlarla hiç karşılaşmadı,” şeklinde konuşan IATA Genel Müdürü Alexandre de Juniac, hükümetlere, bir yıl boyunca 252 milyar dolar kayıp vereceği tahmin edilen havayolu firmalarını kurtarmaları için yardım paketi hazırlamaya hız vermeleri çağrısında bulundu.

Amerikan Kongresi'nin geçen Cuma günü kabul ettiği acil ekonomik yardım paketi, yolcu taşıyan havayolu firmalarına 25 milyon dolar, kargo taşıyıcı firmalara 4 milyar dolar, havalimanı taşeronlarınaysa 3 milyar dolar nakit yardımı öngörüyor.

IATA Baş Ekonomisti Brian Pearce, 2020'nin dördüncü çeyreğinde büyümenin ve 2021'de güçlenmenin en iyi senaryo olduğunu kaydetti. Ancak Pearce, ”Bunun gerçekleşeceği hakikaten net değil. Bu virüs meselesinden kurtulmamız çok daha uzun sürebilir. Virüsün yeni bir salgına yol açması söz konusu olabilir. O zaman da mali güçsüzlük dönemi çok daha uzun sürebilir,” dedi.

121 ülke Güney Kore'den test yardımı istiyor

Güney Kore Dışişleri Bakanlığı, dünya genelinde 121 ülkenin, Coronavirüs testi konusunda kendilerinden yardım istediğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili yaptığı açıklamada, "Salgının başlangıcından bu yana çok sayıda ülkeden talepler alıyoruz. Yardım talep eden ülke sayısı her geçen gün artıyor ve şu an 121 ülke oldu," dedi. Bakanlık, bu ülkelerin arasında hangileri olduğuna dair bilgi paylaşmadı. Güney Kore, özellikle çok sayıda kişiye test yapmasıyla salgın önlemleri konusunda ön plana çıkmıştı.

Google'dan 'Şehirlerdeki hareketlilik düşüşü oranları' analizi

Google, kullanıcılarının akıllı telefonlarından gelen konum bildirme verilerine dayanan bir analizin sonuçlarını yayınladı. 131 ülkeden toplanan veriler, Coronavirüs salgını nedeniyle insanların toplu ulaşım araçlarını kullanma, mağaza, market, kafe ve restoran gibi mekanlara gitme oranlarındaki değişiklikleri gösteriyor.

19 Şubat ile 29 Mart tarihleri arasındaki verileri içeren çalışmada, salgına karşı alınan önlemlerin ve resmi kısıtlamaların kentlerdeki hareket azalmasına ne oranda etki ettiği yansıtılıyor. Elde edilen verilere göre, salgının en fazla etkilediği ülkelerden olan İtalya ve İspanya’da insanların mağazalara ve eğlence mekanlarına gitme oranı yüzde 94 oranında düştü. Bu oran İngiltere, Fransa ve Filipinler’de yüzde 80’in üzerine çıkarken, 24 Mart’ta ani bir kararla sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Hindistan’da yüzde 77 oranındaydı.

Resmi bir kararla sokağa çıkma yasağı kararı alınmayan ya da yetkililerin kısıtlamalar konusunda esnek davrandığı Japonya ve İsveç gibi ülkelerdeyse bu oran yüzde 25’lerde kaldı.

Veriler, kimi yerlerdeyse yetkililerin uyarı ve önlemlerine rağmen marketlere akın edildiğini de gösteriyor.