Skip to main content

Kürt Belediye başkanlarından Avrupalı mevkidaşlarına destek çağrısı

Kürt Belediye başkanlarından Avrupalı mevkidaşlarına destek çağrısı
Türk devleti tarafından 2’nci kayyum darbesiyle görevden alınan Kuzey Kürdistan’ın en büyük kentlerinden Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Avrupa’daki birçok kentin belediye başkanlarına mektup yazarak destek istedi.
posted onSeptember 3, 2019
nocomment

Türk devleti tarafından 2’nci kayyum darbesiyle görevden alınan Kuzey Kürdistan’ın en büyük kentlerinden Diyarbakır, Mardin ve Van’ın HDP’li Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Avrupa’daki birçok kentin belediye başkanlarına mektup yazarak destek istedi. Başkanlar mevkidaşlarından, Avrupa’da kamuoyu oluşturma ve belediyelerine kayyum atanan kentleri ziyaret etme çağrısı yaptı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk ile Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Bedia Özgökçe Ertan tarafından kaleme alınan mektup, başkanların görevden alınma ve kayyum atanma süreçlerini anlatıyor.

Mektup Barcelona, Paris, Londra, Stockholm, Oslo, Roma, Milano, Venedik başta olmak üzere birçok Avrupa kentinin belediye başkanlarına gönderildi.

“Erdoğan rejiminin Kürt halkının iradesine saldırısı”

Mektubun girişinde seçim sonuçlarına vurgu yapılarak, ”31 Mart 2019'da yapılan belediye seçimlerinde, bu illerin belediye başkanlığını yüksek oy oranları ile kazandık; Mardin'de yüzde 56.24, Diyarbakır'da yüzde 62.93, Van'da yüzde 53.83. 19 Ağustos 2019’da görevlerimizden uzaklaştırıldık ve yerlerimize hükümet tarafından atanan kayyumlar getirildi. Belediye meclislerimiz hem Türkiye Anayasası’nı hem de Türkiye’nin imzacısı olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını ihlal eden keyfi bir kararla dağıtıldı.

Bu kararı, hükümetin bir darbesi olarak görüyoruz. Bu, Erdoğan rejiminin son yıllarda çoğulcu demokrasiye ve özellikle Kürt halkının demokratik iradesine karşı yönelttiği saldırı dalgasının son örneğidir” ifadelerine yer verildi.

Terörle Mücadele adı altında muhaliflerin susturulmaya çalışıldığı vurgulanan mektupta,” Türk İçişleri Bakanı, görevden uzaklaştırılmamızı ve yerlerimize atanmasını emreden yazılı açıklamasında, ‘terörle bağlantılı olduğumuzu’ iddia ediyor. Yerel ve uluslararası insan hakları gözlemcileri de Erdoğan rejiminin, gazeteci, entelektüel, insan hakları savunucusu veya politikacı kendisine muhalif olanları aşırı geniş kapsamlı ve belirsiz olan "terörle mücadele" yasalarıyla nasıl susturmaya ve bastırmaya çalıştığına dikkat çekiyor. Bu mektubu size yazdığımız günlerde, halkın görevden alınma kararına tepki vermesine, demokratik protesto hakkını kullanmasına tahammül edemeyen AKP iktidarı milletvekillerimize, belediye eş başkanlarımıza ve halka yönelik polis şiddeti ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmıyor” denildi.

“Sınırların ötesinden dayanışma sesi”

Avrupalı mevkidaşlarından destek isteyen HDP’li başkanlar, mektubun sonunda ”Sınırların ötesinden bir dayanışma sesi geldiğinde güçlenmiş hissediyoruz. Ülkenizde kamuoyu oluşturma, dayanışma ağları kurma veya seçildiğimiz illeri ziyaret etme gibi girişimler yoluyla dayanışmanızı görmek bize mutluluk verecektir. Ülkemizdeki mevcut koşullar ne kadar zor olursa olsun demokrasi, adalet ve barış mücadelesini kazanacağız” ifadelerine yer verdi.

Yürütmenin durdurulması başvurusu

Bu arada Mızraklı ve Türk, kararın yürütmesinin durdurulması için mahkemeye başvurdu. Mızraklı’nın avukatı Mehmet Emin Aktar Diyarbakır 1'inci İdare Mahkemesi'ne, Türk’ün avukatı Erdal Kuzu ise Mardin 2'nci İdare Mahkemesine başvurdu. Başvurularda, görevden uzaklaştırılmanın görevle alakalı olması gerektiği ifade edilerek, başkanların henüz mazbatalarını almadan görevden alınmaları için il valilerince talepte bulunulduğu belirtildi.