Ankara-Washington hattında son yıllarda, özellikle Türk devletinin ABD’nin en büyük hasımı Rusya’dan NATO silah envanterine alternatif S-400 füze savunma sistemini satın alması, her iki tarafın artık neredeyse hiç telaffuz etmediği "stratejik ortaklık" ilişkilerinin raydan çıkmasına yol açtı.
İki devlet arasında güven bunalımı derinleşirken Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta, Rus yapımı S-400 füze savunma sistemi denemelerinin yapıldığını doğrulamasıyla gerilim yeniden tırmandı, bir kez daha ilişkiler uçurum eşiğine geldi.
ABD yönetimi, NATO ittifakının "ortak hasım" olarak gördüğü Rusya’dan satın alınan S-400’lerin "ittifak topraklarında" test edilmesini sert bir dille kınadı. "Kırmızı çizgi" restini çeken Washington, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler tarafından desteklenmesine rağmen bir süredir ötelenen yaptırımların artık masada olduğu mesajını Ankara’ya iletti.
Alman Marshall Fonu’nun (GMF) Başkan Yardımcısı Ian Lesser, ABD’li emekli korgeneral Ben Hodges ve Washington Enstitüsü'nün Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, ABD Başkanlık seçimleri sonuçlarının Türk devletine yansımalarını Alman Deutsche Welle’ye değerlendirdi.
“Yaptırımlar kaçınılmaz”
Marshall Fonu Başkan Yardımcısı Ian Lesser, Türk devletinin S-400’lerden vazgeçmesi gerektiği konusunda ABD siyasetinde güçlü bir uzlaşının olduğuna işaret ederken, sorunun çözülememesi durumunda, ister Joe Biden isterse Donald Trump seçilsin, Türk devletine yönelik yaptırımların kaçınılmaz olacağını söyledi.
Erdoğan liderliğindeki AKP hükümetinin önümüzdeki dönem attığı adımlara ve özellikle siyasi retoriğine çok dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Lesser, şu değerlendirmeyi aktardı:
"Amerikan Kongresi’nde, Türkiye’ye yaptırımlar uygulanması konusunda bu kadar güçlü bir mutabakat varken, Erdoğan’ın 'yaptırımın neyse geç kalma, yap' diye açıklama yapması, hassas sürece hiçbir yapıcı katkı sunmuyor. Hele ki Türkiye ekonomisi bu kadar zayıfken… Böyle devam ederse Biden yaptırım uygulamakta tereddüt dahi etmez, olası bir Trump Yönetimi de etmeyebilir. Gerçek şu ki Kongre'de, Amerikan Yönetimi'nin siyasi, dış politika ve güvenlik ayağında, Türkiye’ye yaptırım uygulanması gerektiği konusunda geniş bir mutabakat var.”
Washington Enstitüsü'nün Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay da seçimlerin hemen ardından S-400’ler konusunun iki ülke ilişkilerinin gündemindeki önemli konuların başında yer almaya devam edeceğini ifade etti.
Başkanlık seçimlerinden galip çıkacak liderin, Türkiye’yi ABD’nin yanında tutmaya çalışacağını söyleyen Çağaptay, "Trump, İran İslam Cumhuriyeti konusunda şahin olacak, Biden da Rusya konusunda şahin olacak. Her iki ülke Türkiye’nin komşusu olduğuna göre, kimin seçildiğinden bağımsız olarak her iki başkan için Türkiye önemli bir ülke olmaya devam edecek" değerlendirmesini yaptı.
Bununla birlikte Çağaptay, Türkiye’nin S-400’leri fişe taktığı an, ABD Başkanı'nın Kongre’den geçen yaptırım paketini uygulamak zorunda kalacağına vurgu yaparak, “Biden’ın da, Trump’ın da eli bağlı… Amerika’da güçler ayrılığı ilkesi var, yürütmenin başında olan Başkan, yasama olan Kongre'nin geçirdiği talimatları uygulamak zorunda” dedi.
“Türk devleti ABD için vazgeçilmez değil”
ABD için önemli olmakla birlikte Türk devletinin stratejik hedefleri bakımından elzem bir konumda bulunmadığını ve Ankara’nın kendisini vazgeçilmez olarak görmemesi gerektiğine vurgu yapan Çağaptay, "Türkiye burada pazarlık gücünü iyi ayarlamazsa, 'olmazsa olmaz' ülke olduğunu düşünürse, Amerika tabii ki başka müttefikler bulacaktır” dedi.
ABD yönetiminin son dönemde Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de attığı adımlar bu yöndeki görüşleri destekliyor.
ABD’li bakan ve üst düzey yetkililerin son aylarda Yunanistan, AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti, Mısır ve diğer bölge ülkeleriyle yoğun temasları, siyasi, askeri ve ekonomik işbirliğini güçlendirme adımları dikkat çekiyor. ABD yönetiminin bu adımlarıyla, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi izole eden ittifakların oluşumuna destek verdiği yorumları yapılıyor.
“Türk devleti yalnızlaştı”
Geçmişte özellikle Yunanistan ile Türk devleti arasında denge politikası izleyen ABD’nin, Türk devleti ile yaşanan gerilimlerin ardından bu stratejisini de değiştirmesi dikkatlerden kaçmıyor.
ABD’nin silah satışlarını askıya aldığı Türk devletiyle stratejik alandaki işbirliği gerilerken, son aylarda Yunanistan ile askeri, güvenlik ve savunma sanayi alanlarındaki derinleşen stratejik işbirliği dikkat çekiyor.
GMF Başkan Yardımcısı Lesser, bu konudaki politika değişikliğinin göz ardı edilemez olduğu ifade ederek “Doğrusu şu ki Washington’da bu dengenin gözetilmesine imkan tanıyan yaklaşım silindi gitti. Yunanistan ile ilişkiler, hiç olmadığı kadar iyi, Türkiye ile ilişkiler ise çok kötü bir noktada" tespitini aktaran Lesser, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki aşırı iddialı ve kavgacı politikalarını sürdürdüğü müddetçe yalnızlaşacağını, dost diyebileceği ülke sayısının da hızla azalmaya devam edeceğini söyledi.
"Türkiye’nin bu politikalarını Katar, Kıbrıs Türk kesimi ve kimi marjinal aktörler dışında destekleyen ülke de yok zaten, Türkiye yalnızlaştı" görüşünü dile getiren Lesser, Ankara’nın bunun nedenlerini sorgulaması gerektiğini söyledi.
“S-400'leri yeniden paketlerine geri koyun”
Türk devletini çok yakından tanıyan ve ABD güvenlik politikalarında uzman bir isim olan, Amerika’nın eski Avrupa Kuvvetleri Komutanı emekli korgeneral Ben Hodges da, Türk devleti’nin S-400 adımının yarattığı derin güven bunalımına dikkat çekerek, ilişkilerin geleceği açısından bunun anahtar önemde olduğuna işaret etti.
Halen, Avrupa Politika Analiz Merkezi'nin (CEPA), Stratejik Araştırmalar bölümü başkanlığını yürüten Hodges, Türk devletinin S-400’leri kutusuna geri koyup, başka bir yere göndermesi gerektiğini söyledi.