Arap Baharı'nın başından bugüne kadar devam eden Arap dünyasında halk direnişleri
İlk olarak 18 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta başlayan Arap Baharı, Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir, 30 yıl sonra sokak gösterilerinin ardından, yine bir askeri müdahaleyle görevinden alınmasına kadar bir çok Arap devleti devrim ve reform hareketlerine tanıklık etti.
Tunus:
"Arap Baharı"nın doğum yeri ve devrimlerden sonra demokratik seçimlerle iktidarın el değiştirdiği tek ülke Tunus'ta 8 yıldan sonra kısmi demokratikleşemeye gidildi. Ancak diğer demokratikleşmenin yaşanmadığı Arap devletleri iç savaşa doğru sürüklendi. Şiddet olayları giderek arttı.
17 Aralık 2010 günü 26 yaşındaki Tunuslu Muhammed Buazizi, bir pazar yerinde kendini yakmış, buna tepki olarak 18 Aralık günü Tunus’ta halkın sokaklara dökülmesiyle de daha sonra “Arap Baharı” olarak adlandırılacak muhalif hareketlerin kıvılcımı yakılmıştı. Bu olay üzerine sokaklara dökülen Tunus halkı, işşizlik, gıda enflasyonu, yolsuzluk, ifade özgürlüğü, kötü yaşam koşulları gibi birçok sorunu protesto eden gösteriler düzenlemeye başladı. Hükümet güçleriyle protestocu halk arasında yoğun çatışmaların yaşandığı gösteriler sonucunda gerçekleşen “Yasemin Devrimi”yle 23 yıldır iktidarda olan Zeynel Abidin Bin Ali 14 Ocak 2011’de 23 yıllık iktidarı bırakarak yurt dışına kaçtı ve ardından yapılan seçimlerde halk Nahda Partisi’ni yönetime getirdi.
Aynı yıl içinde Tunun yeni anayasası oluşturuldu. Parlamento seçimlerinin ardından 'İslam karşıtı' Nida Tunus Partisi iktidara geldi. Bir yıldan az bir süre içinde El-Beci Kaid es-Sibsi Tunus Cumhurbaşkanı seçildi.
2010 yılında IŞİD'in düzenlediği 3 büyük saldırıdan sonra Tunus'ta istikrar giderek oturuyor. Önümüzdeki Sonbahar'da parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerin yapılması bekleniyor.
Mısır:
Arap Baharı'nın ikinci durağı Mısır'da 25 Ocak 2011'de başlayan halk hareketleri üç hafta gibi kısa sürede Hüsnü Mübarek'in 30 yıllık iktidarının sonunu getirdi. Adı pek çok yolsuzluğa bulaşan Hüsnü Mübarek 11 Şubat 2011'de görevi bırakmak zorunda kaldı.
Mısırlı gençlerin başlattığı bu kısa süreli ayaklanmada yaklaşık 850 kişi hayatını kaybetti.
Yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler (İhvan ı Müslim) adayı Muhammed Mursi seçildi.
Ancak Muhammed Mursi 'nin bir yıllık iktidarı da 3 Temmuz 2013'de Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el Sis'nin askeri darbesiyle sonuçlandı.
Sivil Toplum Örgütleri Sisi'yi İslam, Laik ve Solcu kesime baskı uygulamakla suçluyor.. Ekonomik olarak giderek fakirleşen Mısır, Arap Baharı sürecinin ardından terör eylemlerinin de baş gösterdiği bir ülke durumunda şimdi.
Yemen:
Yemen'in 23 yıllık Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih iktidarına karşı 27 Ocak 2011'de başlayan halk ayaklanması, Salih'in görevden çekilerek yerine yardımcısı Abdurabbu Mansur Hadi'nin geçmesi ve ardından Hadi'nin 21 Şubat 2012'de tek aday olarak girdiği seçimlerde ülkenin yeni Cumhurbaşkanı seçilmesiyle sonuçlandı.
İran'ın desteklediği Husilerin başlattığı saldırılar ise yerini halihazırda devam eden iç savaşa bıraktı. Husiler 2014 yılında Sana'da büyük bir alanı ele geçirdi. Suudi Arabistan'ın başını çektiği askeri koalisyonun 26 Mart 2015'te Yemen'te Husilere yönelik askeri saldırılara başladı. müdahale kararı ise ülkedeki iç savaş için kırılma noktası oldu.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Yemen'de yaşanan iç savaşta binlerce kişi hayatını kaybetti. Muhaliflerin demokrasi ve reform talepleri iktidar tarafından bastırılarak bir çok kişin de vatandaşlığı elinden alındı.
Devam eden çatışmalar, abluka ve uluslararası müdahale nedeniyle gıda yetersizliği çeken ülkede açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Temiz içme suyuna ulaşılamaması ve atıkların toplanamaması nedeniyle oluşan kirliliğin yol açtığı kolera, çok sayıda Yemenlinin hayatına mal olurken hastalık yerinden edilmiş 3 milyondan fazla insanın hayatını tehdit etmeye devam ediyor. Yemen'de açlık ve hastalıklar nedeniyle yaşanan dram, uluslararası toplum tarafından "dünyanın en büyük insani felaketi" olarak adlandırılıyor.
Libya:
Libya'da gelişen halk ayaklanmaları 42 yıl boyunca iktidarda kalan Muammer Kaddafi'yi ölüme götürdü.
Bingazi'de Muammer Kaddafi'ye karşı başlatılan halk gösterilerine iktidarın cevabı sert oldu.
Arap Baharı olarak adlandırılan sürecin hafızalarda iz bırakan en önemli sahnelerinden biri de Kaddafi'nin 20 Ekim 2011'de Sirte'de öldürüldüğünü gösteren görüntüler oldu. Ülkedeki çalkantılı durum 7 Temmuz 2012'deki seçimlerle bir süre aşılsa da Mayıs 2014'te emekli Genral Halife Hafter'in başlattığı darbe girişimi istikrar ve refah peşinde koşan bu Kuzey Afrika ülkesini yeni bir bilinmeze sürükledi.
Adeta siyasi bir kaosun yaşandığı Libya'da halihazırda fiili olarak üç hükümet yönetim iddiasında bulunurken, bölgesel ve uluslararası güçlerin desteklediği gruplar iktidar ve ekonomik kaynaklar için silahlı ve kanlı bir çekişmeyi sürdürüyor.
Suriye:
Suriye'de Beşar Esad iktidarına karşı halk tarafından 15 Mart 2011'de şiddet içermeyen barışçıl protestolar başladı.
Suriye, 1971 yılından buyana Esad ailesi iktidarı tarafından yönetiliyor.
Esad rejimine karşı barışçıl gösterilerle başlayan olaylar iktidar tarafından şiddetle bastırılmaya çalışılmasıyla 2012 yılında ülke çapında yayılarak kısa sürede iç savaşa dönüştü.
2013 ila 2014 yılları arasında önceleri El Nusra ve daha sonra IŞİD örgütleri güçlenmeye başladı.
Suriye hükümeti ve Suriye'deki iç isyancılar arasında başlayan, sonrasında Irak ve Şam İslam Devleti, El Nusra ve bazı Kürt, Türkmen, Dürzi ve Süryani grupların da katıldığı, son dönemde ise Rusya, İran, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve İsrail gibi dış güçlerin de sınırlı ve düzenli olarak dahil olduğu çatışmalardır. Gösteriler 15 Mart 2011'de başlamış ve Nisan 2011 tarihinde ülke çapında yayılmıştır.
Suriye rejimi Rusya ve İran'ın silahlandırdığı çoğu Lübnan Hizbullahı'na üye, aynı zamanda Irak, Afganistan ve Yemen'de gelen binlerce Şii milislerin desteğiyle kaybettiği toprakların 3'te ikisini geri aldı. İran'ın ise Beşşar Esad hükümetine yılda milyarlarca dolar para aktardığı tahmin ediliyor. Beşşar Esad hükümetini destekleyen İran için Suriye, Lübnan'daki Şii parti olan Hizbullah'a destek göndermek için bir nevi transfer noktası.
İçinde az sayıda Arapların oluduğu ve çoğunluğu Kürtlerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri geçtiğimiz yılın sonunda Suriye'nin doğusundaki IŞİD cephelerini kontrol altın aldı. Suriye iç savaşında şuana kadar 370 kişi hayatını kaybetti. 12 milyon kişi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Cezayir:
Cezayir'de 2010'un aralık ayından beridir devam eden protesto gösterileridir. Göstericiler tarafından gösterilen sebepler, işsizlik, gıda enflasyonu, evsizlik, usulsuzlük, ifade özgürlüğü ve kötü yaşam koşullarıdır. Daha önceki yıllarda yerel gösteriler sıkça yapılmış olsa da, tüm ülke çapında eşzamanlı gösteriler 2011'in ocak ayında patlak verdi. Bunlar hükümetin gıda fiyatlarını düşürmesiyle bastırıldı; fakat daha sonra çoğunlukla hükümet binalarının önünde gerçekleşen kendini yakma eylemleri başladı. Muhalefet partileri 1992'deki darbeden beridir olağanüstü hal bulunan Cezayir'in hükümetinden izin almadan yasadışı nitelikte gösteriler düzenlemeye başladı. Gösterilerde üç kişi öldü, 420 kişi yaralandı
Cezayir’de Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın 5’inci kez cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıklamasının ardından halk tarafından sokak gösterileri düzenlendi. Göstericiler tarafından gösterilen sebepler, işsizlik, gıda enflasyonu, evsizlik, usulsuzlük, ifade özgürlüğü ve kötü yaşam koşullarıdır.
Protestoların ardından Buteflika, 18 Nisan'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelendiğini ve 5. dönem için aday olmayacağını belirterek iktidarının ömrünü uzatmak istedi.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika ordunun görevi bırakma çağrısının ardından istifa etmek zorunda kaldı.
Seçim kanununun 136. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika, 18 Nisan 2019'da seçim yapılması üzerine seçim kurulunu göreve çağıran kararnameyi imzaladı.
Sudan:
Sudanlılar, ekmek ve yakıt zamlarına tepki olarak 19 Aralık’tan bu yana protestolar yapıyordu. Giderek Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir'e karşı eylemlerde onlarca kişi hayatını kaybetti.
1989 yılında bir askeri darbeyle iktidara gelen Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir, 30 yıl sonra sokak gösterilerinin ardından, yine bir askeri müdahaleyle görevinden alındı.
Türkiye ile ilişkileri
Ömer el Beşir döneminde Sudan'la en yakın ilişki kuran ülkelerden birisi de Türkiye oldu. El Beşir hakkında 2009 yılında arama kararı çıkartılmasının ardından uluslararası bir toplantı için Türkiye'ye davet edilmiş olması büyük tartışma çıkardı.
El Beşir, hakkındaki suçlamalar ve arama kararına rağmen, son 10 yıl içinde Türkiye'yi birkaç kez ziyaret etti ve hatta iki ülke arasında bir dizi ticaret ve yatırım anlaşması imzalandı.
Aralık 2017'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan'a yaptığı ziyaret, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesinin bir işareti olarak tanımlandı.
Erdoğan ziyareti sırasında 22 anlaşma imzalandı ve 2022 yılına kadar kadar 10 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşma hedefi konuldu.
Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu’daki birçok ülkede, bundan tam 3 yıl önce, 18 Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan Arap Baharı’nın etkileri hâlâ görülüyor. Halklar, bu olaylardan ilham alarak hükümetleri protesto ediyor ve kendi geleceklerini kendileri belirlemeye yolunda kararlılıkla ilerliyorlar.