Türk devleti ile Rusya arasında İdlib’de yaşanan gerginlik, Erdoğan’ı birçok yönden başını belaya sokacak gelişmelerle daha da kızışıyor. Dün gerçekleşen hava saldırısında Türk makamları 33 Türk askerinin yaşamını yitirdiğini açıkladı ancak sahadaki kaynaklardan gelen bilgiler bu sayının çok daha yüksek olduğu yönünde.
Türk askerinin öldüğü hava saldırısı Rus savaş uçakları tarafından gerçekleştirilmesine rağmen Türk devleti ve Erdoğan, Rusya’yı suçlayan beyanlardan kaçınarak Şam yönetimini hedefe koyuyor.
Türk devleti ile Rusya arasında son gelişmeler ışığında yapılan yeni müzakerelerde taraflar karşılıklı beklentilerini dile getirdi. Türk devletinin “Soçi Mutabakatı’na uyum ile ateşkes” talebine karşı Rusya, net bir şekilde Türk devletinin askeri gücünü çekmesinin altını çizerek “Türk askeri sahada olmamalı” diyor.
Türk devleti ile Rusya, İdlib’de Türk ordusunun ilk defa 3 Şubat’ta can kaybı vermesinden bugüne Suriye’de 8 yıl önce başlayan iç savaş konusunda var olan görüş ayrılıklarını artık ön plana çıkarmış görünüyor.
Bugün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın telefon görüşmesiyle İdlib’deki durumu konuştu ardından Rus ve Türk diplomasi, askeri ve istihbarat yetkilileri yeniden müzakere masasına oturdu.
Rusya: Türk askeri o bölgede olmamalıydı
Ankara’da müzakere söz konusuyken Moskova’dansa Rusya Savunma Bakanlığı’nca “Türk askerleri o bölgede olmamalıydı” açıklaması yapıldı. Buna karşı Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar ise, o sırada Türk ordu unsurları dışında bölgede başka silahlı grup olmadığını açıklayarak, Türk askerinin doğrudan hedef alınmış olduğunu duyurmuş oldu.
İdlib’e sınır olan Hatay’ın Türk Valisi Rahmi Doğan’ın da dün geceki ilk resmi açıklamasında, İdlib’in Balyun mevkiinde Suriye rejim kuvvetleri tarafından Türk ordu unsurlarına karşı hava saldırısının gerüçekleştirildiğini söyleyerek Türk ordusuna karşı gerçekleşen saldırının Rusya’nın kontrolünde gerçekleştiğini duyurmuş oldu.
“En az 50 Türk askeri öldü”
Türk makamları saldırıda ölen Türk askeri sayısını 33 olarak açıklarken Al Monitor, yerel Rus kaynaklarına dayandırdığı haberinde Rus ve Suriye savaş uçaklarının Türk askeri konvoyunu vurması neticesinde 50 ile 55 arasında Türk askerinin öldüğünü bildirdi.
Rus medyasına göre ise olaylar 27 Şubat sabahı İdlib’in güneyinde uçan Rus savaş uçakları ve Rusya’nın Suriye’deki kilit askeri tesisi olan Humeimim’e karşı MANPADS olarak bilinen Türk insanlı hava araçları tarafından hedef alınması ardından, Rus savaş uçaklarının bölgedeki Türk askeri konvoyunu vurması sonucu gerçekleşti.
Rus askeri kaynakların bildirdiğine göre Rusya ve Suriye jetlerine MANPADS’larla 15’ten fazla saldırı gerçekleşti. Bu saldırılarda bazı Rus jetleri hasar gördü. Hem jetlere hem de Humeimim askeri tesisine yönelik saldırılar dayanılmaz duruma gelince Türk konvoyu saat 17.00’de vuruldu.
Türk medyası saat gece 21.30’a kadar saldırıdan hiç bahsetmedi, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, saat 23.00’te acil güvenlik toplantısı yaptı. Daha sonra Türk devlet yetkililerinden açıklamalar geldi. Dikkat çekici olan ise bu açıklamalarda “güçlü bir misilleme” sözü verilmesine rağmen Suriye rejimini, Rusya’ya atıfta bulunulmadan tehdit edilmesiydi.
İnternet kesildi
Bu saatlerden sonra Türk devleti, interneti durma noktasına getirerek özellikle Twitter, Facebook, Instagram ve WhatsApp gibi yaygın sosyal medya iletişim araçlarını kıstı. Türk televizyonları ise ortak yayın yaparcasına verilen aynı videolarla Suriye rejim ordusunun 2 bine yakın kayıp verdiği gibi uçuk rakamlı haber bombardımanına başladı.
“Rusya, asker cenazelerinin helikopterlerle taşınmasına izin vermedi”
Öte yandan Rusya’nın Türk devletinin, saldırıda ölen Türk askerlerinin cenazelerinin helikopterlerle taşınması için hava yolunun açılması talebini ret ettiği bildirildi.
Kirli göçmen kartı: Türk devleti sınırları açtı
Siyasi ve askeri kulvarda bu gelişmeler yaşanırken Türk devleti, Avrupa ülkelerini İdlib konusunda Rusya’ya karşı yanına almak için Türkiye’deki göçmenler için sınırlarını resmi olarak açtığını duyurdu. Bu duyuru ardından Türk devleti kendi güvenlik aygıtları ve şirketler eliyle Bulgaristan ve Yunanistan sınırına göçmenleri taşımaya başladı. Göçmenler içerisinde radikal cihatçı grup üyelerinin de bulunduğu belirtilirken Yunanistan ve Bulgaristan, sınırlarını açmayacaklarını duyurdu. Sınırı geçmeye çalışan göçmenlerle Yunan polisi arasında gerginlikler yaşandı. Yunan polisi göçmenleri engellemek için göz yaşartıcı gaz kullanarak havaya ateş açtı. Ege Denizi kıyılarına götürülen göçmenler ise hayatları riske atılarak lastik botlara bindirilip Avrupa ülkelerine gönderildi.
Türk devleti uluslararası kamuoyunda Rusya’ya baskı arayışında
Gelecek günlerde neler yaşanacağıyla ilgili ise Türk devletinin temas kurduğu NATO, ABD Başkanı Donald Trump ve Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi Avrupalı liderlerce sergilenecek yaklaşım vurgulanıyor. Türk devleti, İdlib kaynaklı olası 1 milyon Suriyeli’nin yaratacağı yeni göç dalgası nedeniyle Türkiye’deki mevcut 4 milyonu aşkın sığınmacı nüfusu barındırmakta zorlanacağını açıkladı. Rusya’nın ise özellikle göç baskısı altındaki Avrupa’nın İdlib’le ilgili çağrısına nasıl yanıt vereceği merak konusu. Erdoğan ile Putin’in ise Mart’ın ilk haftasında yüz yüze görüşme yapmak üzere bir araya gelebileceği iddiası da söz konusu.
Bu çerçevede, Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’le telefon görüşmesi ardından gün boyunca Batılı liderleri yanına çekmek amacıyla telefon trafiği yürüttü.
Erdoğan, Putin’den sonra ABD Başkanı Donald Trump ile görüştü. Görüşmeye ilişkin Türk Cumhurbaşkanlığı’nca “İdlib bölgesinde yaşanan büyük insanlık dramının önüne geçilmesi için ilave adımların vakit kaybetmeden atılması hususunda mutabık kalmışlardır” açıklaması yapıldı. Beyaz Saray açıklamasında ise, “Başkan Trump, Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeybatısında gerilimi yatıştırma ve bir insani faciayı önleme çabalarına desteğinin yeniden altını çizdi. İki lider, Suriye rejimi, Rusya ve İran rejiminin daha fazla siviller hayatını kaybetmeden ve yerlerinden olmadan önce saldırılarını durdurması gerektiği noktasında mutabık kaldı” ifadesi kullanıldı.
Sonrasında Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile telefonda görüştü. Bu görüşmeyle ilgili yapılan açıklamaya göre, görüşmede, İdlib’de yaşanan son gelişmeler ve Suriye krizi ele alındı.
İdlib’de nasıl bu duruma gelindi?
Türk devleti ve Rusya, Suriye konusunda İran rejiminin de katılımıyla Astana Süreci’nin yürütülmesi, Anayasa Komitesi’nin belirlenmesi gibi süreçleri yürütmüş ve İdlib’de ise bu bölgeye adeta sıkışmış radikal cihatçı gruplar ile Suriye rejimi arasında ateşkes sağlanmasını birlikte kararlaştırmıştı. Bu konuda Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in 17 Eylül 2018’de Soçi Mutabakatı olarak İdlib’de gerginliği azaltma amaçlı uzlaşmaya varılmıştı. Tüm bu süreçlerde Ankara ve Moskova’nın Suriye’yle ilgili görüş ayrılıklarını geri plana attığı görüşü ifade ediliyordu.
Ancak İdlib’de terörist grupların bulunduğu gerekçesiyle Suriye rejim güçleri tarafından Rusya’nın desteğiyle askeri operasyon başlatıldı. Bu arada Soçi Mutabakatı uyarınca Türk ordusunun ateşkes sağlanması amacıyla bölgede bulundurduğu 12 gözlem noktasında da sıkıntılar yaşandığı gündeme geldi. Bunun üzerine Türk devleti, İdlib’de takviye askeri kuvvet gönderme kararı aldı. Rusya ise İdlib’de Soçi Mutabakatı’nın uygulanmadığını, bölgede terör örgütleri olduğunu belirterek Şam’ın operasyon hamlesini destekledi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’yle ilgili açıklamalarında, Türk devletine, Adana Mutabakatı çerçevesinde yeniden diyalog kurma ve toprak bütünlüğü açısından Esat yönetimiyle işbirliği yapılması gerektiği yönünde mesajlar verdi. Sonuçta 3 Şubat’ta Türk ordusunun bölgeye sevk ettiği takviye askeri kuvvet saldırıya uğradı ve 8 Türk askeri öldü. O günden bugüne Ankara-Moskova hattında İdlib’de “Şam yönetimini destekleme” açısından var olan görüş ayrılığı sahadaki gelişmelere yansıdı. Türk devleti, bir yandan Şam ile sıcak çatışma yürütürken diğer yandan Rusya’yla diyaloğu sürdürmeye çalıştı.
Ancak Türk devletinin Şubat ayı başından itibaren can kaybı 21 iken, dünkü saldırıdaki Türk makamlarının açıklamalarına göre 33 Türk askeri öldü. Türk devleti, bugün de Suriye rejim güçlerinin gerçekleştirdiği topçu saldırısında 2 askerin öldüğünü duyurdu. Bu veriler ışığında İdlib’de ölen Türk askeri sayısı 54’e yükselmiş oldu.