Irak’ta aylardır süren gösterilerde yeni anayasa ve Güney Kürdistan’ın Irak anayasasındaki resmi ismi olan Irak Kürdistan Bölge Yönetimi adının değişmesinin gündeme gelmesi, gözleri Kürtler mevcut durumdaki kazanımlarına çevirdi. Göstericilerin talepleri yerine gelirse, Güney Kürdistan’ın statüsünün kaybedilmesi riski var mı? Bu soruya bazı uzmanlar ‘evet’ yanıtı verirken bazıları ise bunun mümkün olmadığını söylemekte.
Başta başkent Bağdat olmak üzere Irak’ın birçok kentinde aylardır süren sokak gösterilerinde değişik talepler gündeme geldi. Göstericilerin son dönemde sıkça dile getirdiği taleplerden biri de anayasa değişikliği ve Kürdistan Bölgesi’nin isminin değiştirilmesi.
Prof. Dr. Kamuran Mantiq: Gösteriler başarılı olsa, Baas dönemine dönülecek
Güney Kürdistan’ın başkenti Erbil’deki Selahattin Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamuran Mantık, Güney Kürdistan’da elde edilmiş Kürt kazanımlarının her durumda etkileneceğini, göstericilerin başarılı olması halinde Baas dönemine dönüleceğini savundu.
Mantık, “Değişiklikler hangi istikamette gerçekleşirse gerçekleşsin, her şartta Kürdistan Bölge Yönetimi etkilenir. Şayet Bağdat’ta siyasi gerginlik yaşanırsa, bu ekonomik olarak Kürdistanı etkiler. Eğer Bağdat’taki iktidar kendini savunursa o da, bölgeyi kapsayan bir savaşa yol açar. Şii iç savaşı çıkar ve sonra da bu savaş daha kapsamlı olur ve Irak’ın diğer oluşumlarını da kapsar. Eğer göstericiler istediklerini elde ederse bence bu Baas döneminde dönmek anlamına gelir. Göstericilerin sloganları Kürdistan Bölge Yönetimi çıkarlarına değil. Bundan dolayı değişiklikler göstericilerin istekleri yönde olursa, bu Kürtler’in lehine olmaz. Eğer siyasi iktidara göre ya da Şii partilerine göre değişim olursa da Kürtler’in lehine olmaz. Her olasılıkta Kürtler kendilerini var olan duruma daha da hazırlanmalılar” dedi.
“Arap şovenizmi öne çıkıyor”
Gösterilerde Arap şovenizminin öne çıktığını ifade eden Mantık, “Göstericiler yeni anayasa talep ediyorlar. Bir istekleri de Kürdistan isminin Kuzey Irak bölgesi olmasıdır. Yakın bir arkadaşım gösterilere destek amacı ile katıldı. Göstericiler o arkadaşı eleştirmişler ‘Niye Kürdistan kavramı kullanıyorsun? Kuzey Irak bu ülkenin bir parçasıdır ve ayrılmayacak’ demişler. Bundan dolaylı o arkadaş Kürdistan’a döndü. Yani göstericilerin içinde Arap şovenizmi mutlak hakim” diye konuştu.
“Erbil iç sorunlara daha fazla önem versin”
Kürdistan Yönetimi’ne dengeli davranması önerisinde bulunan Mantık, “Birçok yerde bunu vurguladım, Kürdistan Bölge Hükümeti kendi iç sorunlarına daha fazla önem versin dedim. Irak’ın sorunlarına uzak durmakla bu sorunların Kürdistan’a gelmesi engellenmektedir. Bir tarafın desteklenmesi bir işe yaramaz. Irak ve bölgedeki dengeler o kadar karmaşıktır ki ne sonuç çıkacağı belli olmaz. Belki Kürtler bu dengelerin sonuçlarını kaldıramaz. Sadece Güney Kürdistan değil tüm Kürdistan parçalarında Kürtler’in yeniden örgütlenmesi gerekir.
Bölge ülkeleriyle savaşa girilmesin, çünkü sonunda o daha zararlı çıkacaktır. Güney Kürdistan ve Rojava’da (Batı Kürdistan) gördük, geniş bölgeleri kaybetti Kürtler. Kürtler değişikliklerin sonuçlarını beklemeliler. Değişikliklerin sonunda sahaya inip kendi oyununu oynasın. Bu şekilde sonuç elde edilebilir” diye konuştu.
Aso Kerim: Göstericiler homojen değil ve Kürt halkına karşı değiller
2009-2013 yılları arasında yerel parlamentoda milletvekilliği yapan Siyasetçi Aso Kerim ise Kürt Bölgesi’nin kazanımlarını tehdit edecek bir değişimin neredeyse mümkün olmadığı görüşünde. Protestocu grupların homojen olmadığına dikkat çeken Kerim, “Protestocular bir homojen bir yapıya sahip değil, ben buna inanıyorum. Hem oluşum ve hem taleplere ilgili olarak protestocular aynı değiller. Başka başka gruplardan oluşuyor. Bana göre istekleri ve sloganları Kürt halkına karşı değil. Doğrudur anayasanın değiştirilmesi ve Bağdat’taki hükümetin değişmesini istiyorlar ama bunu direkt Kürtlere karşı algılamak yanlıştır. Tersinde Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı (Neçirvan Barzani) ve Başbakan (Mesrur Barzani) birkaç sefer protestocuların haklı isteklerini destekler yönde açıklamalar yaptı. Bunun için Kürdistan’ı tehdit ettiği görüşüne katılmıyorum” dedi.
Kürtlerin hem protestocular, hem de hükümetle ilişki kurmasını öneren Kerim, şöyle devam etti; “Kürdistan hükümetinin hem protestocularla, hem de Irak Merkezi Hükümeti’yle ilişki kurması gerekiyor. Talepler bir kısmının istekleridir, tüm protestocuların talebi değil. Protestocular onlarca gruptan oluşuyor. Bunlardan bir kısmı Şii ve Sünni siyasal İslam’ını ret ediyorlar. Başka bir kısmı sivil toplum örgütlerini temsil ediyor ve hizmet talep edip yolsuzluklarla mücadele edilmesini istiyorlar. Aynı zamanda siyasi süreci yeniden düzeltmek istiyorlar. Yani bir anlamda ülkenin tüm kesimleri ordadır. Aynı zamanda bir kısım, ülkenin mezhep ve etnik yapıya dayalı parçalanmasına karşı çıkıyor. Abadi’ye bağlı gruplar var, Sadr’a bağlı gruplar var. Son günlerde eski Baasçılar da protestoculara katıldı. Yani uyumlu değiller ve bundan dolaylı Kürtler’e karşı sloganlar atabilirler ama bu, o sloganların tüm protestocuların görüşü olduğu anlamına gelmez.”
“Kürtler aleyhinde anayasal değişim mümkün değil”
Aso Kerim, Kürdistan Bölge Yönetimi’nin statüsünün değişmesinin zor olduğunu ifade ederek bunun gerekçesini ise şöyle açıkladı;” Burada başka noktaya dikkat çekmekte fayda var. Anayasaya göre anayasayı değiştirmek kolay değil. Çünkü değişiklik sonrası referanduma götürmek gerekiyor. Referandumda da üçte iki oy alması gerekiyor. Yani üç vilayetin buna karşı durması gerekiyor. Bir durumda eğer bu girişim Kürtler’e karşı kullanılırsa Kürdistan’daki her üç vilayet buna karşı duracaktır. Bunu için bazı gruplar tarafından anayasanın değiştirilmesi talebinin dillendirilmesinin Kürtlere karşı bir tehdit olduğunu sanmıyorum.”
Kaynak: VOA