17 Ekim’de, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’ın başkanlık ettiği Amerikan delegasyonunun, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’daki sarayında Türkiye’ye tavizler listesi anlamına gelen ateşkes anlaşmasını ilan ettiğini vurgulayan The Economist dergisi, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun anlaşma toplantısından kısa bir süre sonra kameraların karşısına çıkıp, “Amerikan tarafı, operasyonumuzun ve hedeflerimizin meşruiyetini kabul etti. İstediklerimizi aldık” sözlerine vurgu yaparak ateşkesin Türk devletinin istemleri temelinde yapıldığını belirtti.
The Economist dergisinin Batı Kürdistan’a (Rojava) yönelik Türk devleti ve cihatçı çetelerin işgal saldırıları ardından yapılan ateşkes anlaşmasıyla ilgili başyazısında şu değerlendirmeler yer aldı:
“Anlaşmada, Kürt Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) sınırdan en az 30 km uzaklaşmasını öngörüyor. Türk ordu güçleri ve ona bağlı çeteler ise 120 saat boyunca saldırılarını durduracak. Buna karşılık ABD, 14 Ekim’de Erdoğan ve hükümetinde yer alan yetkililere karşı Temsilciler Meclisi’ne sunulan yaptırımları rafa kaldıracak. Ayrıca Kürtler, ABD’den DAİŞ’e karşı savaş için aldıkları ağır silahları teslim edecek ve 30 kilometre derinliğine kadarki mevzi ve tahkimatlarını yok edecek. YPG’nin geri çekilmesi, Türk ordusunun Irak sınırından Fırat Nehri'ne kadar uzanan Kuzey Suriye alanında bir tampon bölge oluşturmasını sağlayacak.”
The Economist ABD’nin, Türk devletinin cihatçı çetelerle 9 Ekim’de Rojava’ya yönelik başlattığı işgal harekatında savaş alanında elde edemediği başarıyı müzakere masasında Ankara’ya hediye ettiği vurguladı. Dergi, ABD’nin Rojava’dan askerini çektikten sonra müzakere masasında da Kürtleri terk ettiğini söyledi.
