Skip to main content

Freedom House İran Raporu: Kürtler, isyan potansiyeli barındırıyor

Freedom House İran Raporu: Kürtler, isyan potansiyeli barındırıyor
ABD merkezli Freedom House, dünya genelinde basın özgürlüğünü değerlendiren yıllık raporunu yayınladı. AVATODAY,  raporun İran kısmını özetledi.
posted onJune 6, 2019
nocomment

Dünyada demokrasinin yaygınlaşmasını ve düşünce özgürlüğünü desteklemek amacıyla kurulan ABD merkezli Freedom House dünya genelinde basın özgürlüğünü değerlendiren yıllık raporunu yayınladı.

Raporun İran bölümünde, İran İslam Cumhuriyeti’nin düzenli şekilde seçim yapan ancak seçimlerden önceki süreçlerde rejimin onay vermediği kişilerin diskalifiye edildiği ve seçilen kişilerin de seçilmemiş kurumlar ile birlikte ülkeyi demokrasi standartlarından çok uzak yöntemlerle yönettiği vurgulanıyor.

“Güvenlik güçleri ve yargı dahil olmak üzere bu kurumlar, medeni özgürlükler üzerindeki muhalefetin ve diğer kısıtlamaların bastırılmasında büyük rol oynamaktadır.”denilen raporda, nihai gücün Ayetullah Ali Hamaney’in elinde olduğu belirtiliyor.

2017 sonlarında başlayan ve gittikçe kötüleşen ekonomik koşulların büyük yolsuzlukları beraberinde getirdiğinin belirtildiği raporda, bu süreçte gerçekleşen protesto gösterilerinde 4 bin 900 kişinin gözaltına alındığı, 21 sivilin de rejim güçleri tarafından katledildiğine yer verilmiş.

Raporda, Mayıs ayında, ABD yönetiminin 2015 nükleer anlaşmasından çekilmesi ve ekonomik ambargoların ağırlaştırılması ardından İran’da ekonomik sorunların alevlendiği ve İran para biriminin muazzam bir değer yitimine maruz kaldığına dikkat çekilmiş.

 

Kürtler isyan potansiyeli barındırıyor

Kürtlerin, Sünni Müslüman Araplarla birlikte İran’ın en dezavantajlı etnik azınlığı olduğunun ifade edildiği raporda, bu azınlıkların, rejime karşı uzun vadeli isyan potansiyeli barındırdıkları vurgulanmış.

Etnik azınlıkların, dillerinin kullanımıyla ilgili kısıtlamalar da dahil olmak üzere, çeşitli ayrımcılık türlerinden şikayet etiklerinin de hatırlatıldığı raporda şöyle deniliyor:

“Azınlık nüfusu fazla olan bazı iller az gelişmiş durumda. Etnik azınlıkların hakları için kampanya yapan eylemciler ve azınlık bölgeleri için daha fazla özerklik talepleri, yetkililer tarafından idam ve hapis ile susturulmaya çalışılıyor.

 

Telegram yasaklandı

İnsanların doğru bilgiye ulaşmaları ve iletişim kurmalarının engellenmesi için 40 milyon insanın kullandığı Telegram uygulamasının yasaklanmasının örnek olarak verildiği raporda, ifade özgürlüğü ve medya bağımsızlığının çok sınırlı olduğunun altı çizilmiş. Raporda şu ifadelere yer verilmiş:

“Gazete ve dergiler, hangi konuların nasıl ele alacaklarına dair yetkililerin sansür ve uyarılarıyla karşı karşıyadır. Haber siteleri ve büyük sosyal medya hizmetleri dahil, on binlerce yabancı web sitesi filtrelenmiş. Çanak antenler yasaklanmış ve ülke dışında Farsça yayınlar düzenli olarak engelleniyor. Yetkililer periyodik bir şekilde evlere baskın düzenleyip çanak antenlere el koyuyor. Bağımsız gazeteciler, tutuklama, kovuşturma ve hapis cezasıyla karşı karşıya.”

Etnik ve dini azınlıkların maruz kaldıkları baskıların da yer aldığı raporda, etnik ve özellikle dini azınlıklara nadiren üst düzey devlet makamı verildiği, dolayısıyla bu azınlıkların siyasi temsillerinin çok zayıf kaldığı belirtiliyor.

 

Devlet ideolojili İslam dışındakilere baskı

İran anayasasının yalnızca Yahudileri, Hıristiyanları ve Zerdüştileri dini azınlık olarak gördüğünün belirtildiği raporun bu konuyla ilgili kısmında şu ifadeler kullanılmış:

“Ancak, İslâm'dan başka bir dine geçiş yasaktır. Rejim, devlet ideolojili İslam yorumundan farklı olduğunu düşündüğü Müslümanlara baskı uyguluyor. Sünni Müslümanlar, büyük şehirlerde cami inşa etmelerinin engellendiğinden şikayet ediyorlar.”

Raporda İran'da akademik özgürlüğün de yoğun bir baskılanma ile şekillendirilmeye çalışıldığı belirtilerek, hem akademik kadroların hem de öğrencilerin gerçekleştirdikleri siyasal faaliyetlerinden dolayı büyük cezalarla karşı karşıya kaldıkları vurgulanmış.

 

Yargı, muhalefeti susturma aracı

İnsan hakları ihlallerini araştıran sivil toplum kuruluşlarının (STK'lar) maruz kaldığı baskılara da yer veren raporda, İran rejiminin gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerine dikkati çekmek amacıyla periyoduk bir şekilde Tahran’da toplanan Yas Anneleri(Lale Parkı Anneleri), İnsan Hakları Savunma Merkezi ve çevreci aktivistlerin maruz kaldıkları baskı ve şiddet vurgulanmış.

Raporun bağımsız bir yargı var mı bendinin altında ise yargıyla ilgili şu ifadelere yer verilmiş:

“Yargı sistemi, rejim eleştirmenlerini ve muhalefet üyelerini susturmak için bir araç olarak kullanılıyor. Eylemciler rutin olarak, tutuklama emri olmadan tutuklanır, resmi suçlama olmaksızın süresiz olarak tutulur, avukatları ve dış dünyayla herhangi bir temasa girmelerine izin verilmez. Pek çoğu daha sonra, sadece birkaç dakika süren davalarda belirsiz güvenlik suçlamaları nedeniyle mahkum ediliyor. Hassas siyasi davalara giren avukatlar hapse atılıyor. Birçok avukat kovuşturmalardan kaçmak için İran’dan kaçmak zorunda kalıyor.”

 

Kanunla kadına ayırımcılık

Kadınların hukuksal bağlamda maruz kaldıkları ayırımcılığın da vurgulandığı raporda, şöyle diniliyor: “Kadınlar kanun önünde eşit muamele görmüyor ve uygulamada yaygın bir ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyorlar. Örneğin, bir kadının mahkemedeki ifadesine bir erkeğin ağırlığının sadece yarısı verilirken, bir kadın kurbanın ailesinin ölümü üzerine verdiği parasal tazminat, bir erkek kurbanın ailesine verilenin yarısıdır.”