“Okuldaki ilk günümdü. Daha okul ve sınıfta uymam gereken kuralları bilmiyordum. Teneffüsün bittiğini işaret eden zilin farkına varmamıştım. Fars olan müdür yardımcısı birkaç kez bana bir şeyler söylediyse de ben ne dediğini anlamadığım için güldüm. Sonra çok sinirli bir şekilde ağzından, küfür olduğunu düşündüğüm, kelimeler çıkıyordu ve kulaklarımdan tuttuğu gibi beni müdürün yanına götürdü. Orada bana teneffüsün bittiğini ve benim sınıfa gitmem gerektiğini söylediğini öğrendim.”
Bu yazı, şuanda Sine Üniversitesi’nde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümünü okuyan Kürt bir çocuğun İran’daki ilk okul günü hikâyesi. Üzerinden 14 yıl geçmesine karşın bu kötü anısı, hiç aklından çıkmamış ve onların diline karşı olumsuz tutum kazanmasının en büyük sebebi olmuş.
İktidarlarının üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen İran İslam Cumhuriyeti, kendi yazdığı anayasaya göre vatandaşlarının Farsçanın yanında kendi anadillerini öğrenme hakkı bulunmasına rağmen, İran gibi çok dilli bir ülkede, birçok eyaletteki birçok ilkokulda, Farsça dışında dillerin okutulmasına dönük hiçbir girişim bulunmamaktadır.
Farsların dışındaki halkların yaşadığı bu eyaletlerde, bu ilkokullarda okuyabilmeleri için öğrencilerin eğitim-öğretim döneminden önce Farsçayı bilip bilmediklerinin test edilmesi için gerçekleştirilen sınavlara girmeleri gerekmekte. Bu sınavları geçemeyenler, zihinsel hazırbulunmuşluk eksikliği olan çocuklar olarak değerlendirilmekte ve bir sonraki seneyi beklemek zorunda kalıyor.
Konuyla ilgili AVATODAY’e değerlendirmelerde bulunan eğitim uzmanları, belli bir yaşa kadar kendi anadilini konuşan ancak okul çağı geldiğinde başka bir dili bilmesi şart koşulan bir çocuğun durumunu “dilsel şiddet” kavramı ile ele alıyor. Uzman, “dilsel şiddet”e uğrayan bir çocukta birçok psikolojik sorunun baş gösterme olasılığını yüksek olduğunu belirtiyorlar.
Birçok psikolojik araştırmada vurgulandığı gibi eğitim otoriteleri, sağlıklı bir kişilik için anadilde eğitimin olmazsa olmaz bir gereklilik olduğunu, Farsçanın dayatılmasının İran’ın yüzde 60’ını oluşturan diğer halklara karşı saygısızlık anlamına geldiğini ifade ediyorlar.
Yukarda anısını paylaştığımız Kürt genci, sosyal medya aracılığıyla Farsça dayatmaları ile ilgili birçok yazı ve makale yayınladığını, anadili ile ilgili kötü anısının İran’daki ezilen halkların okula yeni başlayan çocukları için hala geçerli olduğunu söyledi. İran’daki iktidarın artık yasal olarak da temel bir insan hakkı olan anadilde eğitimi engelleme girişimlerinde bulunduğunu dile getiren Kürt genci, anadili Farsça olmayan ve Farsça’nın şart koşulduğu okullara girememelerinden kaynaklı eğitimleri aksatılan ve zihinsel hazırbulunmuşluk eksiği olarak etiketlenen çocuklara saygısızlık yapıldığını, bunun kabul edilemez olduğunu ifade ediyor.
Toplum bilimci Eqil Dxaqle, konuyla ilgili “Farsça bilememe, görme ve işitme engelli olarak damgalanmaya sebep oluyor. Bütün bu eşitsizliklere rağmen bu uygulama eğitimde fırsat eşitliği olarak lanse edilmekte. Daha da ilginci Eğitim Bakanlığı İlkokullar Birimi Müsteşar Yardımcısı ve Ortaokullar Birimi müsteşarlarının bu uygulamayı eğitim örgütlenmesinin desteklenmesi amacıyla yapıldığını belirtmeleridir. Halbuki bunların görevi zayıf, zihinsel engelli, öğrenme sorunu olan, bedensel, duyusal ve işitme engelli çocukların sorunlarıyla ilgili çözüm öretmektir” değerlendirmesinde bulundu.
Konuyla ilgi Doğu Kürdistan’da yapılan incelemelerde bu uygulamaların yürürlüğe konulmadığını söylese de Türkmenlerin de yaşadığı Urmiye ve Erdebil eyaletlerindeki bazı okullarda devreye sokulduğu, bu okulların ise pilot okullar olabileceği ve gelecekte tüm okullarda yürürlüğe sokulabileceği belirtiliyor.
Eğitimde iyi bir seviye yakalamış demokratik toplumlarda farklı dillerden çocukların anadillerinde eğitim almaları için ihtiyaç olan tüm hizmetlerin temin edildiği, ilkokulda anadilde eğitim ardından seviye yükseldikçe ikinci bir dilin eğitimine başlandığı görülmektedir. Bu konuda ilerleme sağlamış ülkelere örnek ise Kanada ve İsveç.
İran gibi çok dilli ve kültürlü bir ülkede eğitim sisteminin çokdillileştirilmesi elzemdir. Bunun dışında bir yöntem kırılmaları derinleştirmekten ve halklar arasındaki zıtlaşmayı artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.