ABD’nin uyguladığı ekonomik yaptırımlar sonucu İran İslam Cumhuriyeti’nin içine düştüğü ekonomik buhrandan kurtulmak amacıyla Irak ve Güney Kürdistan’daki Kürdistan Bölge Yönetimi’nin ekonomik kaynaklarını kendisine tahsis etmeye çalıştığını ifade eden siyasi aktivist ve bağımsız gazeteci Ali Ciwanmerdi, içinden geçtiğimiz günlerin Ortadoğu’da büyük değişimler ve Kürdistan açısından büyük fırsatlar doğuracak tarihsel bir dönüm noktası olabileceğini belirtti.
AVATODAY üzerinden haftalık olarak yayımlanan video sunumunda İran rejiminin piyonları üzerinden Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin yıldönümünde ABD’ye saldırabileceğini ve ABD’nin ise İran rejimini vurabileceğini ifade eden Ciwanmerdi, Kürtlerin bu olasılığı dikkate alarak birlik içerisinde hareket etmeleri gerektiğini söyledi.
Ali Ciwanmerdi, İran rejiminin Irak ve Kürdistan Bölge Yönetimi ekonomileri üzerindeki oyunları, kendisine bağlı milis grupların finans kaynakları, Rojhelat’taki siyasi ve askeri gidişatla ilgili önemli değerlendirmelerde bulunarak Kürtlerin iç çelişkilerini bir kenara bırakarak, bu hassas süreçte kendileri için en kazançlı yolu seçmeleri gerektiğini belirtti.
İçinde bulunduğumuz haftanın hassas bir hafta olduğunu ve İran rejiminin, doğrudan değil ancak kendi güdümündeki milis güçler eliyle Devrim Muhafızları’na (Pasdaran) bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesinin yıldönümünde ABD’ye karşı bazı terörist saldırılar gerçekleştirebileceğini ifade eden Ali Ciwanmerdi, böylesine bir süreçte Bağdat’ta Başbakan Mustafa Kazımi ile İran rejimi güdümündeki Haşdi Şabi milis grupları arasında, bu gorupların ABD diplomatik misyon temsilciliklerine yönelik füze saldırıları nedeniyle büyük bir gerginliğin yaşandığını ve Irak’ta yaşanan tüm bu gelişmelerin İran rejimiyle ilişkisi olduğunu söyledi.
“Büyük olasılıkla önümüzdeki hafta İran vurulacak”
Ciwanmerdi şöyle konuştu:
Irak’ta yaşanan ekonomik krizin sebebi, Bağdat’ta etkin olan İslam Cumhuriyetine bağlı kişi ve tarafların izlediği politikalar ve yol açtıkları yoğun yolsuzluklardır. Dinar değer kaybediyor ve Irak genelinde büyük bir ekonomik kriz mevcut. Bunun yanı sıra Irak hükümeti, halkın sokağa inmesinden korkuyor. Bir hafta önce yaptığım siyasal değerlendirme sunumumda Irak’ın büyük bir ekonomik kırılmaya doğru gittiğini, iğneyle uyuşturulmuş gibi ne yaptığının farkında olmadığını ve uluslararası güçlerin de bu ekonomik krizin giderilmesi için mali destek sağlayamayacağını söylemiştim.
Böylesine bir durumda İran ile olan münasebetlerden dolayı Kürtleri de bağlayan bazı gelişmelerin yaşanma ihtimali var. Bunlardan biri şu; Yüzde yüz olacağını söylemiyorum ancak büyük bir ihtimalle önümüzdeki hafta İran rejimine karşı askeri bir saldırı gerçekleşecek, bunun ipuçlarını Pasdaran komutanlarının Irak’taki bazı milis gruplarla görüşmeler gerçekleştirerek olası bir çatışma anında savaşın Irak sahasına taşınması için ABD’ye karşı terörist saldırılar gerçekleştirmeleri için direktifler vermelerinde bulmak mümkün. Para bulamamasından dolayı yaşadığı ekonomik kriz ve özellikle Şii taraflar arasında daha önce var olan siyasi birliğin bugün artık olmamasından dolayı Irak’ı zor bir süreç bekliyor.
Irak ve Kürdistan ekonomisini bitirme stratejisi: İran rejiminin 6 bankası
Bu arada basına yansımayan ancak hem Irak hem de özellikle Güney Kürdistan’ı ve bütün Kürdistan’a etkisi olan diğer bazı gelişmeler de var; Lübnan Hizbullahı dahil İran rejimi güdümündeki bütün Şii milis grupların finansman ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Irak Merkez Bankası ile Irak adına anlaşma yapan yüzde yüz İran rejiminin olan 6 bankanın hesapları ABD tarafından donduruldu. Irak hükümetiyle hiçbir ilişkisi bulunmayan bu 6 banka, Irak Merkez Bankası gözetiminde Irak’ta bütün döviz hareketlerini kontrol edip doların diğer para birimlerine çevrilmesini yapıyor. Bu Irak’ın başına neler geldiğini gösteren açık bir durum. Bu bankalar Iraklılardan büyük bir dolar rezervini 118 ile 120 bin dinardan satın alarak büyük bir dolar birikimi elde ettiler ve şu an o dolarları 147 bin dinardan satıyorlar. Bu mali strateji ile elde edilen gelirler de terörist faaliyetleri için direkt Hizbullah ve güdümlü Şii milis gruplara aktarılıyor. Bu gerçek bilinmesine rağmen İran rejiminden çekindikleri için hiçbir medya organı bu durumdan bahsetmiyor.”
“Kürdistan’daki tüm sorunlar Tahran’da üretiliyor”
Bu durumun Kürdistan Bölgesi’ne etkisiyle ilgili değerlendirmesinde ise Ali Ciwanmerdi, İran rejiminin bir taraftan Kürdistan Bölgesi’nde kaotik bir durum yaratmaya çalışırken diğer taraftan Irak merkezi hükümetinin yaşadığı ekonomik krizi gidermek için Kürdistan kaynaklarını ele geçirmesi için Kürdistan Bölgesine karşı siyasi baskı uygulamasını planladığını söyledi. Ciwanmerdi, şöyle devam etti:
“Kürdistan’daki bütün sorunların Tahran’da üretildiğinin bilinmesi lazım. Sadece Şengal olayını ele alsak dahi bunun Kürtler arası bir sorun olmadığı, İran rejimi ile ABD ve İsrail arasındaki bir sorun olduğu görülür. Kürdistan bölgesi, Şengal ile ilgili Şii Hilali’nin Suriye’ye geçiş hattının tamamlanması için İran güdümlü güçlere yol vermesi durumunda İran rejimiyle sorunlarını halledebilir ancak buna da ABD izin vermez. İran rejimi Hacı Omeran’dan Kirmaşan’a kadar bütün Doğu Kürdistan-Güney Kürdistan sınırına füzelerle birlikte büyük bir güç yığmış durumda. Belli kesimler ABD’nin İran rejimini vurması için bunun elverişli bir durum olduğunu düşünüyor ancak bu füzeler ve gücün Doğu Kürdistan topraklarında olduğunu unutuyorlar. Doğrudur ABD vurursa bu güçler dayanamazlar ancak vurursa! İran rejimi, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin yıldönümü olan 3 Ocak’ta ABD’ye doğrudan değil ancak güdümündeki Haşdi Şabi grupları eliyle saldırırsa ve 20 Ocak’a kadar ABD İran rejimini vurursa Doğu Kürdistan halkının yapması gereken şeyler neler? Böylesine bir çatışmada ABD’nin amacının İran rejimini yıkmak olduğunu söylemek zor ancak olabilecek bir çarpışmanın nereye evrileceğini kestirmek zor olmakla birlikte Doğu Kürdistan halkı, kesinliğinden yüzde yüz emin olmadığı bir duruma güvenip hareket etmemeli. Bu durum İran’da büyük bir başkaldırı sonucunu doğurduğunda halkımızın da bundan geri durmaması daha doğrudur. Bunun yanı sıra Doğu Kürdistan halkının, İran rejiminin ‘mukavamet güçler’ diye tabir ettiği Kürtlerden oluşan güçlerin Doğu Kürdistan’da kontrolü ele geçirmesine izin vermemeli. Bunları söylerken kesin yargılar koymamakla birlikte güçlerin bölgede yaptığı hazırlıklar, böylesine gelişmelerin yaşanabileceği ihtimalini güçlendiriyor ve yaşanması durumunda bizim bu durumdan en kazançlı şekilde çıkmak için yapmamız gerekenleri ona göre belirlememiz gerekiyor. Büyük bedeller ödemelerine karşın bir karış topraklarını özgürleştiremeyen Kürtler, ABD’nin Irak’ı vurması ve Suriye’de ortaya çıkan savaş gibi, büyük güçlerin bölgeye müdahale süreçlerinde ortaya çıkan fırsatlardan faydalanıp büyük kazanımlar elde edebilmiştir. Böylesine bir fırsatın Doğu Kürdistan için de ortaya çıkması olası bir durumdur.”
“İran rejimi zora girince muhaliflerine saldırıyor”
İran rejiminin 41 yıllık ömrü sürecinde her zayıf düştüğünde iç muhalifetini dağıtmak için itibarsızlaştırma, terörist saldırılarla cinayetler işlemeye ve muhalif liderleri karalamak için saldırılara başlamıştır. Doğu Kürdistan partilerine karşı da bundan çok daha öte saldırılar gerçekleştirmiştir. İran rejiminin Erbil ve Süleymaniye’deki konsoloslukları açık bir şekilde Doğu Kürdistan partilerine karşı her türlü karşıt faaliyetler yürütüyor, bu partilere casuslar sokmaya çalışmıştır. Bu durum, bazı güçler nezdinde açık seçiktir. Bunlar bazen casusları tespit etmesine rağmen serbest bırakmış. Bu sorunu kendi aramızda çözmemiz gerekiyor. Bir Kürdistani güç, Güney Kürdistan’ın bir bölüm toprağında hüküm sürüp Rojhelat çocuklarını da yanına alıp bu politikalara alet olabiliyor. Kürt güçlerin Kürdistan meselesine ortak bir perspektiften bakması gerekiyor. İran rejimi bazı Kürt güçlerine belli ölçülerde serbestlik sağlarken bazılarına göz açtırtmaması politik bir yaklaşımdır ve Kürtler ortaklaşmadıkları sürece başarılı olmayacaklar.
İnsan hakları mücadelesinde başarılı işler yapan İnsan Hakları Örgütü Hengaw, geçen sene 23 Doğu Kürdistanlı gencin Kürdistan’ın diğer parçalarında şehit düştüğünü rapor etti ve sadece 5 ila 11 arasında savaşçının Doğu Kürdistan’da şehit olduğunu belirtti. Bunları dillendirdiğimizde de, ‘Falan kişi bilmem hangi partiye hizmet ediyor’ gibi karalayıcı beyanlarda bulunuluyor. Bu doğru değil. Biz bir halkız ancak herkes kendi parçasında mücadele yürütmeli ve Doğu Kürdistanlı bütün güçler bu anlayışla mücadele yürütmeli ve ittifak halinde olmalı. ‘Dört parça birdir’ sloganları atılıp bizim çocukları başka parçalarda savaştırıyorlar. Biz, burada savaşsınlar dediğimizde ‘Yok. Bu falan devletin çıkarına hizmet ediyor’ deniliyor. Biz, özellikle 2021’de Doğu Kürdistan’da mücadelenin büyütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Kürtlere karşı en ağır baskıların yaşandığı parça Doğu Kürdistan iken ve İran rejimi burada her türlü cinayetleri işliyorken, 23 gencimizin başka parçalarda şehit düşmesi doğru değil.”
Dini bazı şahsiyetlerin kara propagandaları
Doğu Kürdistan’da bazı dini şahsiyetlerin İran rejiminin vahşi uygulamalarına karşı seslerini çıkarmayıp kendilerinin yürüttüğü mücadeleyi karalamasını eleştiren bağımsız aktivist Ali Ciwanmerdi bu karalamalara cevaben şunları söyledi:
“Daha önce de değindik şimdi tekrar ediyoruz. Bazı dini şahsiyetler, İslam tebliği adına İran rejimi için iş yapıyor ve Kürt savaşçılara karşı fetvalar veriyorlar. Onlara, ‘madem siz doğru yapıyorsunuz, İran rejimi dini otoritelerine karşı fetva verin’ diyoruz. Doğu Kürdistan’da bizimle birlikte çalışan, emek veren birçok arkadaşımız dindardır, hatta imam olanlar bile var. Bizim çalışma takımımızın içinde de din adamı olanlar var ve bizim bu arkadaşlarımızla hiçbir sorunumuz yok. Bu dini şahsiyetlerin yapacağı en iyi iş, İran rejiminin işlediği cinayetlere karşı mücadele yürütmektir. 85 milyon nüfuslu İran’da 25 milyon insan maddi yokluktan dolayı evlerine et alamıyor. Hiç olmadı bundan bahsetsinler.
Biz hiç kimseye düşmanlık yapmıyoruz. İran rejimine karşı kalkışma olasılığının tartışıldığı böylesine hassas bir süreçte, bizim kendimize bakıp eylemlerimizi belirlememiz gerekiyor. Bizim amacımız, birliğimizi kurarak İran İslam Cumhuriyeti’nin yıkılmasını sağlamaktır.”