Ana içeriğe atla

Temelli: HDP dün ne yaptıysa onu yapacak, siz ne yapacaksınız?

Temelli: HDP dün ne yaptıysa onu yapacak, siz ne yapacaksınız?
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli: 'HDP'nin ne yapacağıyla vakit harcamayın. HDP nerede bir hukuksuzluk varsa orada olacak. Dün ne yaptıysa onu yapacak. Asıl siz ne yapacaksınız?'
posted onMay 7, 2019
noyorum

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli: 'HDP'nin ne yapacağıyla vakit harcamayın. HDP nerede bir hukuksuzluk varsa orada olacak. Dün ne yaptıysa onu yapacak. Asıl siz ne yapacaksınız?'

Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararının ardından toplanan HDP Grup toplantısında konuşan Eş Genel Başkan Sezai Temelli, YSK kararı sonrası partilerinin ne yapacağına dair tartışmalara için "Bizim ne yapacağımız ile vakit harcamayın. HDP nerede bir hukuksuzluk varsa orada olacak.
Siz bırakın HDP'nin ne yapacağını? Siz ne yapacaksınız? HDP'nin ne yapacağı üzerinden manipülasyonlara gerek yok. HDP demokrasi ve barışı inşa etmek için mücadele ediyor. Dün ne yaptıysak yarın da onu yapacağız. Esas siz ne yapacaksınız. Tecrit konusunda ne yapacaksınız" dedi. Temelli, demokrasi güçlerine bütünlük mücadelesi önerirken, hükümete ise avukat ve aile görüşmelerinin devam etmesi çağrısı yaptı.
Barış Akademisyenleri ve TTB üyelerinin barış talep ettikleri için hapis cezalarına çarptırılmasına tepki göstererek "Hukuksuzluki adaletsizlik her yerde" diyen Temelli şöyle konuştu:

'Bu ülkede OHAL hukuku uygulanıyor'
"Dün Ramazan'ın ilk günüydü. Ramazan ayı güzellemesi yapanlar dün 'yeryüzü sofrasına' saldırarak İhsan Eliaçık başta olmak üzere birçok kişiyi darp etti. Kendisine buradan geçmiş olsun diliyorum. Memleketimden hukuksuzluk manzaraları. Hep ısrarla bir şeyi vurguladık, bu hukuksuzluğun kaynağına dönüp bakın, bu kürsüden bunu vurguladık. Bu hukuksuzluğun nasıl her yeri kapladığını bu dört yılda görmeniz mümkün. Bu hukuksuzluğun başladığı günden bu güne kadar bu ülkede hukuku tasfiye eden bir OHAL süreci inşa edildi.
Hukusuzluk adaletsizlik her yeri kaplamış durumda. Bu adaletsizliğin hukuksuzluğun kaynağına dönüp bakın; Israrla dedik ki son 4 yılda bu ülkeyi tecritleştirdiniz. Çözüm masasının devrildiği günden bu yana barış isteyen herkes yargılandı bu ülkede. Barış istiyorum diyorsunuz yargılanıyorsunuz. Çünkü bu hukuksuzluğun başladığı günden bu yana bu ülkede bir OHAL hukuku uygulandı. 15 Temmuz'un ardından hayata geçirilen bu OHAL düzeni karşımıza bu tabloyu çıkardı. Onbinlerce mağdur gibi bu salonda o mağdurların sesini duyurduk. On binlerce insan KHK’lerle ihraç edildi. Ben de onlardan biriyim. Ne yaparlarsa yapsınlar bu hak gasplarının karşısında mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.

'Yüksek sahtekarlık kurulu'
Bizler bu hukuksuzluğa karşı mücadele vermeye devam edeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar bu hak gaspının karşısında karalı bir şekilde bu mücadeleye devam edeceğiz. KHK ile ihraç ettiler, mahkeme yolunu kapattılar, YSK eliyle vatandaşlık hakkını gasp etmeye çalıştılar. YSK’ya KHK ile ihraç edilenlerin durumu soruldu. Hiçbir mahsur yoktur denildi. Bugün mecliste 10 tane KHK ile ihraç edilmiş milletvekili var. KHK ile ilgili bir sıkıntını olup olmayacağı bizzat YSK’ya soruldu. YSK olağanüstü hal döneminin hukukuna tabii olarak tüm bu arkadaşlarımıza tuzak kurdu. Tuzakçıdır. Yüksek Seçim Kurulu değildir, Yüksek Sahtekarlık Kurulu’dur.

'Bu kayyım zihniyetinden kurtulmak lazım'
Enflasyonun düştüğü falan yok artmaya devam ediyor. Hollanda büyüklüğünde bir tarım arazisini yok eden bir iktidar var karşımızda. Sadece gıda fiyatları değil halkın zaruri ihtiyaçları neyse oralarda fiyat yükselmeleri devam ediyor. Kanser ilaçları. Kanser Vakaları her geçen gün artıyor ne kanser ilacı bulunabiliyor ne de fiyatlarda bir düşüş yaşanıyor. Bu kayyım zihniyetinden kurtulmak lazım. Bu arada halı da hâlâ gelmedi. Her gün yeni yeni yolsuzluklar açıklanıyor ve bunların yayınlanması yasaklanıyor. Kendisi kayyım iken yolsuzlukları teşvik edildiği için bununla ilgili yasak kararı alıyor.

'Herkesi uyardık ama HDP'ye yapılan zulme bakmadılar'
Hukuksuzluk devam ediyor, adaletsizliğe adaletsizlik eklenmeye devam ediyor. Dün bir adaletsizlik daha yaşandı. YSK İstanbul seçimlerinin tekrarlanmasına karar verdi. Seçimin içinden bir kısmı ayırarak yenilenmesine karar verdi. YSK bütün meşruiyetini yitirmiştir. Tüm demokrasi güçlerini uyardık. Ama Türkiye halkları Muşta, Malazgirt’e bakmadılar, HDP’ye yapılan bunca baskıya, zulme bakmadılar. YSK marifetiyle yapılan şeyin nelere yol açacağı daha seçimlere giderken belliydi. Biz bunları dile getirdik. Türkiye’de barış mücadelesine şaşı bakanlar bir türlü dönüp bu haksızlıklara sessiz kaldılar. Şimdi kıyamet kopuyor tabii kopacak. Biz de bu kıyameti koparacağız ama böyle olacağı belliydi. Bu iktidar bu şaibelerden besleniyor.

Hatırlayın 7 Haziran seçimlerinden sonra istikşafı görüşmeleri diye bir şey uydurdular.

'HDP nerede hukuksuzluk varsa orada olacak'
YSK 36 gün boyunca bu halkı oyaladı, dün kalktı İstanbul seçimlerini yenileme kararı aldı. AKP ve MHP'nin noterine dönmüş bir YSK var. HDP ne yapacak? HDP İstanbul'da aday çıkaracak mı? HDP nerede bir haksızlık hukuksuzluk varsa orada olacak. HDP’siz bir 31 Mart olmazdı, HDP’siz bir gelecek de olmaz. Bizim ne yapacağımızla vakit harcamayın. Esas siz ne yapacaksınız? Siz bırakın HDP’nin ne yapacağını siz ne yapacaksınız? Bu tecrit konusunda ne yapacaksınız? Muş seçimleri çalınırken, ne yaptınız? İşte demokrasi mücadelesi bazı hukuksuzluklara sırt çevirerek olmaz. Tutarlılık ister. O yüzden de diyoruz ki siz bu tecrit konusunda ne yapacaksınız? Bu yaşananlar 4 yıldır yaşananlara sessiz kalmanın bedelidir. Tüm adaletsizliklere omuz omuza vererek karşı çıkmalıyız. Ancak o zaman faşizmi durdurabiliriz. Leyla Güven 181 gündür açlık grevinde, bu adaletsizliğe karşı haykırıyor. Herkesi hukuk mücadelesine çağırıyor.

'Mesele sadece sadık değil, mesele demokrasi mücadelesi'
Eğer bu sessizliğe devam ederseniz birçok arkadaşımızı yitirebiliriz. Bu vebali kimse taşıyamaz. Bakın bu sessizlik nedeniyle 8 gündür 15 tutsak ölüm orucunda. Önümüzde çok az bir zaman kaldı. Bu insanlarımızı yitirmek istemiyorsak seslerine ses katmalıyız. Anneler beyaz tülbentleriyle evlatları, bu ülkenin çocukları, Türk çocukları, Kürt çocukları ölmesin diye mücadele veriyor. O annelere saldıranlara karşı sesinizi yükseltmelisiniz. Onlar barış için her gün cezaevlerinin önüne gidiyor. Bu zulme ses çıkarmalıyız. Bu zulme dur demezsek yarın çok geç olacak. Uzun zamandır muhalefete sendikalara siyasi dinamiklere bu çağrıyı yapıyoruz. Mesele sadece sandık sonuçları değil, mesele demokrasi mücadelesidir. Gelin demokrasi mücadelesinde birleşelim ki Türkiye'nin önü açılsın. Bu demokrasi mücadelesi olmadıkça o sandıktan ha Ali çıkmış ha Veli çıkmış.

Anneler beyaz tülbentleriyle birlikte bu ülkenin çocukları ölmesin diye onurlu bir barış mücadelesi veriyor. Bu sese kulak vermelisiniz. O rezilliği bu ülkeye yaşatanlara karşı sesinizi yükseltmelisiniz. Onlar bu ülkeye barış gelsin diye beyaz tülbentleriyle her gün o cezaevlerinin önüne gidiyor. Bu zulme ses çıkarmalı, dur demeliyiz. Bu zulme bugün ses çıkarmazsak yarın çok geç olacak.

Öcalan'la görüşme: Olumlu ama eksik
Öcalan’la kısıtlı bir görüşme gerçekleştirildi. Gecikmiştir, eksiktir ama hukuki anlamda olumlu bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bunun burada kalmaması gerekiyor. Düzenli olarak avukat görüşünün gerçekleştirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin bu umudu bir kez daha söndürülmemelidir. Tüm hükümlülerin yararlandığı haklardan Sayın Öcalan ve diğer üç hükümlü de yararlanmalıdır. Kritik bir aşamadan bahsettik onun için bunun yasal sürecinin bir an önce belirlenmesi, avukat ve aile görüşleriyle bir düzenin tesis edilmesi gerekir. Keyfi uygulamalara artık izin verilmemelidir. Demokratik bir süreçten bahsediyorum. Tüm toplumu bu demokratik mücadele sürecinde inisiyatif almaya, onurlu barış mücadelesinde yan yana gelmeye çalışıyoruz. Demokrasi meselesinde atılacak adım Kürt meselesinde atılacak bir adımdır.

Suriye’nin demokratik sürecine katkı sunabiliriz. O yüzden diyoruz ki gelin demokrasi ittifakında buluşalım. Gelin bu toplumsal uzlaşma zeminini yeni bir Anayasa sürecinde buluşturalım. Tüm demokrasi güçlerinin bu otoriter rejim karşısında ortaklaşmak önem taşımaktadır. Kürtler, Alevi’leri Ermenileri kadınları emekçiler tüm ezilenler bir an önce buluşmalıdır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle bu ülkeyi sürekli gerginlik atmosferinde tutanlara karşı Türkiye eninde soncuna bu ceberut iktidardan mutlaka kurtulacaktır.

HDP Türkiye seçimlerini belirleyen çok güçlü siyasal bir harekettir. Değişim ve dönüşümün önünü açtık. Demokrasi mutlaka HDP ile gelecek. İstedikleri kadar bağırsınlar HDP’yi demokratik siyasetin dışına itmeye çalışıyorlar. Bu cumhuriyet demokratikleşecek. Barış bu topraklarda yeşerecek. Bu da sizlerin mücadelesiyle olacak.

'Dün ne yaptıysak yarın da onu yapacağız'
HDP'nin ne yaptığı belli. HDP'nin ne yapacağı üzerinden manipülasyonlara gerek yok. HDP demokrasi ve barışı inşa etmek için mücadele ediyor. 31 Mart'ta Türkiye'nin özlemini duyduğu barışın mücadelesini verdik. Dün ne yaptıysak yarın da onu yapacağız. Gelin demokrasi ittifakında buluşalım. 23 Haizran İstanbul seçimleri bu otoriter sistemin kendini onaylatmasıdır. Buna karşı bu otoriter rejim karşısında ortaklaşmak çok önemlidir. Bu bir demokrasi ittifakı çağrısıdır. Bu ülkeyi sürekli bir gerginlik atmosferine taşıyanlara karşı demokrasi güçleri eninde sonunda bu ceberrut iktidardan mutlaka kurtulacaktır.

HDP 31 Mart seçimlerinin snuçlarını belirleyen stratejiyle bir demokrasi alternatifi ortaya çıkardı. Demokrasi HDP'yle gelecek. İstedikleri kadar bağırsınlar çağırsınlar. Bu ülkeye demokrasi mutlaka gelecek. Bu cumhuriyet demokratikleşecek. Adalet ve hukuk yaşam bulacak. Bu da sizlerin mücadelesiyle olacak.