Ana içeriğe atla

Prof: Gunter: Kürtler, bağımsızlık için heyecanla Irak’ın yıkılmasını beklemeli

Prof: Gunter: Kürtler, bağımsızlık için heyecanla Irak’ın yıkılmasını beklemeli
“Kürdistan Bölgesi şu an bağımsız olsa dünyanın en büyük on petrol üreten ülkesinden biri olacağını biliyor musunuz?”  sorusunu soran ABD’li siyasetbilimci Michael Gunter, parçalanmışlıklarının Kürtlere büyük zarar verdiğini vurgulayarak “Kürtler, bağımsızlık için heyecanla Irak’ın yıkılmasını beklemeli” dedi.
posted onAugust 1, 2020
noyorum

ABD Tennessee Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Gunter, Kürtler arasındaki parçalanmışlığın kendilerine büyük zararlar verdiğini söyledi.

“Kürler belli bir düzeyde birlik sahibi olmadığı için düşmanları bu parçalanmışlık halini onlara karşı kullanıyor” diyen Dr. Gunter, “Kürtlerin parçalanmışlığı Haşdi Şabi’ye kolayca Kerkük’ü ele geçirme imkanı sundu, bu da onlar için bir utançtır” dedi.

Dünyada şu an “İsrail hariç” hiçbir devletin Kürdistan’ın bağımsızlığını desteklemediğini vurgulayan Michael Gunter, Kürdistan Bölgesi’nin Irak’ın bütünlüğü çerçevesinde federe yarı bağımsız bir devlet olduğunu, Irak Anayasası’na göre meşru haklarını en güçlü şekilde savunması gerektiğini belirtti.

Dr. Gunter, “Irak da devlet olarak yenilir ve parçalanırsa siz bağımsız olabilecek süper bir konumdasınız. Fakat heyecanla Irak’ın yıkılmasını beklememelisiniz” dedi.

Kürdistan Bölgesi’nin kendi petrol gelirlerinin tümünü Bağdat’a iade etmemesi gerektiğine vurgu yapan Gunter, “Kürdistan Bölgesi şu an bağımsız olsa dünyanın en büyük on petrol üreten ülkesinden biri olacağını biliyor musunuz?” ifadesini kullandı.

 

“KÜRTLER YA BİRLİKTE ÇALIŞMALI YA DA AYRILMALILAR”

Kürtlerle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Prof. Michael Gunter’in Rûdaw TV’ye verdiği röportaj şu şekilde: 

Bu ay içerisinde Washinton Kürt Enstitüsü’nde gerçekleşen ve video konferans yöntemi ile katıldığınız bir seminerde Kürtlerin her zamankinden daha çok parçalı halde olduğunu savundunuz. Bu parçalanmışlık Kürtler açısından ne tür yeni tehlikeler barındırıyor?

Doğrusu Kürtlerin şu an her zamankinden daha fazla parçalı olduğuna inanmıyorum. Kürtler bölünmüştür dedim. Bu yaşadıkları sorunların arkasında önemli bir nedendir. Kürtler parçalanmıştır ama her zamankinden daha fazla parçalanmış halde değiller. Evet.

Bu parçalanmışlıktan ne sonuç çıkar sizce?

İç savaç döneminde ABD başkanı olan Abraham Lincoln’ün şöyle bir sözü vardı; bölünmüş bir ev öylece ayakta kalamaz. Kürtler de ya birlikte çalışmalı ya da ayrılmalıdırlar.

Görev ve sorumlulukları gereği Kürtlerle ilişki içerisinde bulunan ABD’li yöneticiler bir ulus olarak Kürtlerin bu sürekli parçalanmışlık hali hakkında ne düşünüyor? Sizce bu haliyle Kürtler haklarına kavuşabilecek mi?

Sorunuzu doğru anladıysam, Kürtlerin parçalanmışlığı kendilerine zarar verir mi diye sormak istiyorusunuz. Evet gerçekten de zarar veriyor. Düşmanlarınız, bunu söylerken Türkiye, İran ve hatta Bağdat’ı kastediyorum, Kürtlerin bölünmüşlüğünü her daim bir strateji olarak onlara karşı kullanmıştır. Bu parçalanmışlık üzerine çalışmışlardır. Bölünmüşlük düşmanlarınıza size zarar vermeleri için fırsat sunuyor ve meşru hedeflerinize ulaşmanızı önlüyor.

Kürtlerin bölünmüşlüğünün nedeni nedir? Uzun süren bağlılık ve başkalarının egemenliği altında olmaları mı, Kürt parileri arasında ortak ulusal bir görüş olmaması mı?

Bahsettiğiniz tüm bu şeylerin payı var. Fakat Kürtlerin bölünmüşlüğü coğrafik ve tarihi bir bölünmüşlüktür. Hiçbir zaman birleşik bir Kürdistan olmadı. Bunun yerine Kürt mirlikleri oldu. Kürtlere ait yarı devletleri oldu. Fakat parçalanmışlık birleşik bir Kürdistan oluşmasını engelledi. Şüphesiz ulus-devlet kavramı Avrupalılar için bile yeni bir kavramdır. 1789 Fransız Devrimi ile ortaya çıkan bir kavram. Kürtlerin parçalanmışlığı coğrafik, aşiretsel, dinsel ve ideolojik bir bölünmüşlüktür. Evet elbette kolonyalizmin bunda açık bir rolü var. Yine tarihte İngiliz-Fransız çelişkilerinin de rolü oldu. Dolayısıyla bu parçalanmışlığın arkasında yatan birçok neden var. Geçen yüzyılda Kürtler Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında bölündü.  

Bölünmüşlük ulus ve statü olarak Kürtler için nasıl bir tehdit oluşturuyor, özellikle de Kürdistan Bölgesi açısından?

Belirttiğim gibi, belli bir düzeyde birlik olmadığında düşmanlarınız bu parçalanmışlık halini belirledikleri taktik ile size karşı kullanıyor. 2017’deki bağımsızlık referandumunun ardından Haşdi Şabi’nin kolayca Kerkük’ü kontrol etmesi gibi ki bu Kürtler için büyük bir trajedi ve utançtı. Fakat memnuniyetle belirtmek isterim ki bu sürecin ardından toparlanabildiniz. Çünkü şunu belirtmek istiyorum; Ekim 2017’deki olayların ardından geçen birkaç haftada Kürdistan Bölgesi’nin tamamen ortadan kalkmasından korktum. Fakat siz yeniden toparlanarak eski konumunuza kavuşmayı başardınız. Yani Bağdat ile uyum içerisinde müzakere yapan ama aynı zamanda hakları için de Bağdat’a karşı durabilen güçlü Kürdistan Bölgesi konumu. Bunun için de devlet deneyimi olan liderlere ihtiyaç vardı ki kanımca böyle liderleriniz var.   

Kürtler ortak bir bakış açısına sahip değillerse, ne yapmaları gerekiyor. Ortak bir bakış açısına sahip olabilmek için neler yapılmalı? Kürtler derken sadece Kürdistan Bölgesi’ni ve Irak’ı mı kastediyorsunuz yoksa Türkiye ve İran’daki diğer Kürtleri de mi kapsıyor sorunuz?

Statü olarak Kürdistan Bölgesi’nden ama aynı zamanda ulus olarak bütün dünyadaki Kürtlerden…

Bildiğiniz gibi Kürdistan Bölgesi son yıllarda özellikle de Saddam Hüseyin rejiminin ardından önemli bir gelişme ketetti. Kürdistan Bölgesi devlet olmaya doğru gitti. Bildiğimiz kadarıyla Kürdistan Bölgesi Irak’la federal birlik içerisinde defacto bir devlet gibidir. Devlet veya yarı-devlet olma yolunda büyük adımlar atmıştır. Yapmanız gereken buradaki birlik halini sürdürmektir. Kürtlerin bir bütünen birlik olabilmesi konusuna gelecek olursak; bunun için de bölgedeki devletlerin yıkılması gerekiyor, yani Türkiye ve İran’ın. Bu da gerçekleşemeyeceği için tüm Kürtlerin bir ulus olarak bir araya gelmesi konusu aktif bir anlayış da değil. Fakat bu diğer devletlerde yaşayan Kürtler arasında bir şekilde birlik veya eşgüdüm olmayacağı anlamına gelmiyor. Ama bizim asıl konumuz Irak Kürtleri arasındaki birlik anlayışıdır.

Bu birlik hali darken Kürtlerin içerisinde yaşadığı devletlerle birlik olmalarını mı kastediyorsunuz? Peki ABD ve Avrupa’nın “Kürtler devlet sahibi olmalı” şeklinde ortak bir görüşe sahip mi?

Büyük sorun da burada, Kürtlerin yaşadığı devletler; Türkiye, Irak, İran ve Suriye kendi devletlerinin parçalandığını ve Kürtlere bağımsızlık yolu açılmasını istemiyor. I. Dünya Savaşının ardından Ortadoğu’daki devletler bağımsızlıklarına kavuşturklarında Kürtler bağımsız bir devlet sahibi olmalarını sağlayacak güçlü bir ulus anlayışına sahip değillerdi. Bunun yerine dört devlet inşa edildi; Türkiye, İran, Irak ve Suriye. Bu bir realite. Tarihsel koşullardan kaynaklı şimdi Kürtler Kuzey Irak’ta yarı bağımsız bir devlet sahibidirler. Bu da onlar için çok büyük bir kazanımdır. Irak yıkılırsa Irak Kürdistanı bağımsız bir devlet olur. Fakat siz yine de Irak’la koordine içerisinde olduğunuzda kabul edilir, görülebilisiniz. Irak’la koordine demek Bağdat’la eşgüdüm halinde olmak demektir. Kendinizi Irak’ın eşit ve samimi vatandaşları gibi görmeniz ama aynı zamanda 2005’te kabul edilen Anayasa temelinde haklarınızı savunmanız anlamına geliyor.

 

“İSRAİL DIŞINDA HİÇ KİMSE KÜRTLERİN BAĞIMSIZLIĞINI İSTEMİYOR”     

Gerçekten de ABD’nin kısa vadade bir Kürt devleti kurma gibi bir projesi olduğuna inanıyor musunuz, en azından Güney Kürdistan’ın devlet olması gibi bir durum yada ABD’nin böyle bir stratejisi var mı?

“Kürtlerin dağlardan başka dostu yoktur” atasözü geldi aklıma. İsrail dışında dünyada başka hiçbir devlet Kürtlerin bağımsızlığa kavuşmasını istemiyor. İsrail 2017’deki bağımsızlık referandumunu destekledi. Fakat İsrail de Ortadoğu’da istenen, kabul gören bir devlet değil. Bilmeniz gerekiyor ki hiçbir devlet Kürtlerin bağımsızlığını desteklemek istemiyor. Çünkü bu adım diğer devletlerin yıkılmasına “kötü bir arkaplan” teşkil edecek. Öte yandan ABD Kürtlerin en iyi dostu olabilir ama mükemmel bir dost değil. ABD de Kürtlerin bağımsızlığını istemiyor. Birleşik Irak içerisinde federe bir Kürt statüsünü destekliyor. Kürt haklarının temin edildiği yarı bağımsız bir devlet şeklinde. Şunu anlamanız gerekiyor; ki ABD bağımsızlığınızı desteklemiyor, ancak 2005 anayasasında belirlenen haklarını elde etmesini destekliyor.  

Kürtler içerisinde her daim iki farklı görüş olmuştur; bunlardan biri Kürdistan’ın tüm parçalarının birleştiği bağımsız birleşik bir Kürdistan kurulmasıdır. Bazıları ise ister bir parça isterse bir köy olsun Kürtlerin bağımsız bir devlet sahibi olması gerektiğini savunuyor. Sizce bu dönemde devletin yüzölçümü niteliğini etkiler mi?

Belirttiğim gibi, bu dört devleti kapsayan birleşik bir Kürdistan devletinin kurulması bugünkü şartlar ve koşullarda mümkün değil. Bir Kürt köyünün bağımsız olması küçük bir devlet anlamına gelir. Şimdi Kürtlerin en iyi durumda olduğu yer Kürdistan Bölgesi’dir. Çünkü Irak’ın bütünlüğü çerçevesinde yarı bağımsız federe bir devlet olabilecek kadar büyüktür. Irak da devlet olarak yenilir ve parçalanırsa siz bağımsız olabilecek süper bir konumdasınız. Fakat heyecanla Irak’ın yıkılmasını beklememelisiniz.

Yani Kürdistan Bölgesi Kürt devletinin temelleridir diyorsunuz?

Eskiden beri Kürt devletinin temelidir fakat sadece Irak’ın kuzeyinde. Ben büyük bir Kürt devletinin temelidir demiyorum. Bu süreçte bu çok uzak bir ihtimaldir.

Sizce Suriye’deki Rojava Kürdistanı mı daha önce bağımsız bir devlet olma avantajlarına sahiptir, Irak’taki Kürdistan Bölgesi mi?

Kürdistan Bölgesi çok iyi bir durumda. Yasal bir statüye sahip. Rojava ise Suriye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğine bakıyor ki görüldüğü gibi oradaki (Suriye) iyiye gitmiyor. Bu nedenle Kürdistan Bölgesi’nin durumunun Rojava’dan daha iyi olduğu görüşündeyim. 

Üzerinden 3 yıl geçtikten sonra Kürdistan bağımsızlık referandumu ve sonuçları hakkındaki görüşlerinizi öğrenmek istiyorum…

Açıkça ortaya çıktı ki o dönemde bağımsızlık referendumunun yapılması yanlıştı. Çünkü Kürdistan Bölgesi’nin yıkılmasıyla sonuçlanmasına az kalmıştı. Yasal olarak referanduma karşı olabilecek hiçbir neden yoktu ortada. Yani referenduma gitmek yasal hakkınızdı. Fakat siyaseten yerinde bir karar olmadığı anlaşıldı. Durumu sakinleştirmeyi başarmanıza rağmen. Referandum, Kürdistan Bölgesi sakinlerinin büyük bölümünün bağımsızlık istediğini gösterdi. Tüm dünya da Irak da bunu biliyor. Bu nedenle Kürtlerin bağımsızlık talebi üzerine artık konuşmayalım. Herkes de sizin uzun vadede neyi arzuladığınız biliyor. Bugün yapmanız gereken Irak’ın bütünlüğü dahilinde yarı bağımsız konumuzu idame ettirmenizdir. 

Sizce Irak 1991 ve 2003’te Kürtlere kazandırdığı konumdan pişman mıdır? Irak’ın bu durumda Kürtlerin konumunu değiştirmek istediğine inanıyor musunuz?

Siz bu yeni dönemde I. Dünya Savaşı’nın ardında ortaya çıkan şartlardan daha avantajlı durumdasınız. Elinizde 2005’te kabul edilen Irak Anayasası var ki varlığınızı ve haklarınızı garanti altına alıyor. Evet anayasa yoruma açık ve birçok farklı şekilde yorumlanabilir. Fakat işiniz şeffaf olmak, gerçekçi olmak, yolsuzlukları bitirmek, Irak Anayasasını kanunlara göre yetkince kullanarak yarı devlet birimi gibi haklarınızı savunmaktır. Bunları yapabilirseniz Irak size kabul eder. Fakat siz pasif ve parçalı olursanız Irak da sizi daha küçük parçalara bölerek lime lime bitirir. Şimdi iyi bir statüye sahipsiniz. Meşru ve yasal haklarınızı koruyyabilmeniz için 2005 Irak Anayasasını kullanmaya devam etmelisiniz.

Kürt davasını yakından bilen bir profesör olarak tecrübelerinize dayanarak sormak istiyorum; bu durumda ortada Kürdistan Bölgesi’nin statüsünün yıkılması gibi bir tehlike var mı, varsa nedir bu tehlike?

Daha önce de bunu söylemeye çalıştım; başlıca tehlike çok zayıf durumda olmanızdır, çok parçalı halde olmanız ve en normal şartlarda Bağdat’la müzakerelerde yasal haklarınızı bile elde edebilecek kadar güçlü olmamanızdır. Şimdi temel meselelerden biri petrol ve bütçe meselesidir. Bağdat’ın da temel sorununun bütçe olduğunu bilmelisiniz. Petrol fiyatlarının düşmesi demek Irak’a verdiğiniz petrol karşılayacak tahmin ettiğiniz parayı alamamanız demek oluyor. Fakat elbette önemli bir miktar bütçe almalısınız. Bu sizin Bağdat’la yapacağınız ve Iraklı Araplar ile kuzeydeki Kürtler için adil bir çözüme bağlı bir durumdur. Birlikte çalışın ve birbirinize hile yapmaktan kaçının. Kanaatimce aranızda karşılıklı saygı var ve yine Irak’ın yeni başbakanı Musfata Kazımi’nin adaletli biri oladuğuna inanıyorum. Birlikte çalışabileceğiniz bir başbakandır. Sizin de ona birlikte çalışabileceğinizi ve bütçeyi adilce paylaşabileceğinizi göstermeniz gerekiyor.  

Mevcut durumda Kürdistan Bölgesi statüsüne yönelik tehdit konusu yapılan durum Kürdistan petrol ve gelirlerinin Bağdat’a devredilmesidir. Sizce Kürdistan Bölgesi petrolünü Irak’a teslim etmeli midir?

Hayır. Irak Anayasası’nın 110, 111 ve 112’inci maddeleri, özellikle de 112’inci maddenin 2’inci paragrafı, şöyle yorumlanabilir ki tüm yeni petrol sahalarının sahipliğini Kürdistan Bölgesi’ne veriyor. Yani 2005’ten sonra tespit edilen petrol kuyuları Kürdistan Bölgesi’ne aittir. Yani bu şu anlama geliyor; petrol gelirlerinden özel bir pay isteme konusunda yasal hakkınız bulunuyor ve istemelisiniz de. Yine kendi ürettiğiniz petrol gelirine sahip olma gibi yasal bri hakkınız var. Öte yandan sınırlar da aşılmamalı, yani Bağdat’ı atlayarak, Irak’ın zararına diğer devletlerle de alış-veriş içerisinde olamazsınız. Çünkü mesela referandumdan önce Kürdistan Bölgesi Kerkük petrolünü Türkiye’ye aktarmak için petrol boru hattı yapımı ile meşguldü. Sanırım bu Bağdat’ı kızdırdı. Çünkü siz çok uzağa gittiniz. Herşeyi Bağdat’la paylaştığınız görünümü vermelisiniz. Fakat petrolün bir kısmını Bağdat’a teslim etmeden kendinize bırakın. Herşeyi Bağdat’a vermeyin. 

Petrolün tamamı Bağdat’a teslim edildiğinde ne bekleyelim, neler olur sizce?

Ben yine size bu öğüdü veriyorum; hepsini Bağdat’a teslim etmeyin. Bu Kürdistan Bölgesi’nin kötü bir duruma düşmesine evrilebilir. Siz petrolün önemli olduğunu belirttiniz, sizinle aynı görüşteyim. Anayasaya göre meşru haklarınızı talep etmelisiniz. Irak Anayasası’nın 112’inci Maddesi 2’inci parafrafına göre, 2005’ten sonra kendi topraklarınızda çıkardığınız petrole elkoyabilir, bu bizim hakkımız diyebilirsiniz. Kürdistan Bölgesi şu an bağımsız olsa dünyanın en büyük on petrol üreten ülkesinden biri olacağını biliyor musunuz? Bağdat’a karşı sade ve şeffaf olursanız çok iyi bir statüye sahip olursunuz ancak müzakerelerde sert kafalı olmalısınız.

Michael

 

MICHAEL GUNTER KİMDİR?

Michael M. Gunter Tennessee Teknoloji Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü ve aynı zamanda merkezi Brüksel'de bulunan Avrupa Birliği (AB) Türkiye Sivil Komisyonu (EUTCC) Genel Sekreteri'dir.

Geçmişte, Viyana Uluslararası Üniversite dersler verdi, yanı sıra ABD Hükümet Alanları Etütleri Programı ve Washington'daki ABD Dışişleri Bakanlığı Enstitüsü için Kürtler ve Ortadoğu siyaseti üzerine dersler verdi.

İlk kez 1995 yılında Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret eden Gunter’in Kürdistan ve Kürtler hakkında yüze yakın makalesi var ve bu konularda görüşleri dikkatle takip ediliyor.

Dr. Gunter, Kürt sorunu üzerine eleştirel olarak övülen 10 bilimsel kitabın yazarı ve diğerlerinin yanı sıra Kürtler hakkında 5 kitabın daha editörü ya da ortak editörüdür.

Ayrıca, Ortadoğu Dergisi, Ortadoğu Politikası, Ortadoğu Üç Aylık, Eleştiri: Eleştirel Ortadoğu Çalışmaları, Doğu, Müslüman Azınlık İşleri Dergisi, Mağrip Dergisi gibi önde gelen bilimsel dergilerde Kürtler ve diğer birçok konuda bilimsel makale yayınladı.

En son kitapları  Kürtler: Devlet Arayışında Bölünmüş Bir Ulus, 3. Baskı, (Princeton: Markus Wiener Publishers, 2019); Kürtler hakkında Rutin El Kitabı, (Londra ve New York: Routledge, 2019); Kürtlerin Tarihsel Sözlüğü, 3. Baskı, (Lanham, MD: Rowman ve Littlefield, 2018); Kürt Sorunları: Robert W. Olson'un Onuruna Yapılan Denemeler (Costa Mesa: Mazda Publishers, 2016); ve Hiçbir Yerde: Barış ve Savaşta Suriye Kürtleri , Londra: Hurst Yayınları, 2014.