Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin geçen hafta, çoğunluğu İran İslam Cumhuriyeti güdümündeki Şii milis grupların çatı örgütü Haşdi Şabi Başkanı Falih el-Feyyad’a gönderdiği resmi yazıda, Haşdi Şabi bünyesindeki 2, 11, 26 ve 44’üncü tugayların Haşdi Şabi ile ilişiğinin kesilerek idari ve operasyonel açıdan Irak Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı’na bağlanması yönünde talimat vermişti.
Resmi yazıda belirtilen ve Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’ye bağlı olduğu bilinen bu tugaylar; Ensar el-Merceiyye, Savaşçı İmam Ali Tugayları, Ali Ekber Tugayı ve Savaşçı Abbas Tugayı.
2014’te DAİŞ ile mücadele döneminde Ali Sistani’nin ‘cihat fetvası’ üzerine kurulan bu tugaylar, aynı zamanda Haşdi Merceiyye olarak da biliniyor.
Abdulmehdi’nin verdiği bu karar, Haşdi Şabi’nin Irak İçişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı ile rekabet eden alternatif bir kuruma dönüşmesini ve güvenlik kararları üzerinde büyük bir etki sahibi olmasını arzu eden bazı grupların tepkisine neden oldu.
Haşdi Merceiyye’nin Haşdi Şabi’den ayırılması kararının, Ali Sistani’yi temsil ettiklerini ve onun talimatları doğrultusunda hareket ettiklerini iddia eden bazı silahlı grupların bahanelerinin ellerinden alınmasına ve kontrolsüz silahların devlet elinde toplanmasına katkı sunacağı belirtiliyor.
Haşdi Merceiyye: Haşdi Şabi’den ayrıldık
Haşdi Merceiyye yönetimi, önceki gün yaptığı açıklamada, Abdulmehdi’nin kararı doğrultusunda Haşdi Şabi ile yollarını ayırdıklarının altını çizerek, benzer şekilde Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı’na katılmak isteyen tugayların taleplerini ‘milli kriterler, hukuki kurallar ve anayasal sorumluluklar’ çerçevesinde inceleyeceğini vurguladı.
Açıklamada, “Katılımı koordine etmek için Haşdi Şabi yönetimi ve müdürlükleriyle irtibata geçilecek” ifadesine yer verildi.
Independent Arabia’nın konuya dair haberine göre, Sistani’nin ‘cihat fetvasına icabet eden’ gönüllü kişileri eğitim, sağlık ve insani meselelerde desteklemeye devam edeceklerini kaydeden Haşdi Merceiyye yönetimi, Irak Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı’na geçişlerinin Haşdi Şabi’de kalan tugaylar ile koordinasyonu etkilemeyeceğini vurguladı.
Yönetim ayrıca, davranışlarında misyonunu gözeten hiçbir tarafa karşı olumsuz tutum veya duygu taşımadığını yalnızca bazı gidişatları düzeltmeye çalıştığını dile getirdi.
El Mühendis’in yerine Ebu Fedek’in atanması krizi
Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in İran rejimi Devrim Muhafızları (Pasdaran) Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile birlikte ABD’nin 3 Ocak’ta Bağdat’ta gerçekleştirdiği hava saldırısında öldürülmesi ardından boş kalan koltuğa kimin oturacağı tartışmaları başlamıştı.
İlerleyen süreçte Haşdi Şabi çatısı altındaki İran rejimi destekli silahlı gruplar harekete geçerek, Hizbullah Tugayları’nın önde gelen komutanı Abdulaziz Ebu Fedek’i Mühendis’in halefi olarak Haşdi Şabi Başkan Yardımcılığı’na atandığını ilan etti. Sistani’ye bağlı Haşdi Merceiyye, böyle bir atamanın ‘hukuki düzenleme gerektirdiğini ve düzenlemenin hükümet belirsizliğinin devam ettiği bu koşullarda sağlanamayacağını’ vurguladı.
Ebu Fedek atamasının arkasında birçok neden yattığına işaret eden gözlemciler, bunların başında Haşdi Merceiyye’yi yalnızlaştırmak ve Haşdi Şabi içindeki çekişmelerin İran rejimi destekli grupların lehine sonuçlanmasını sağlamak olduğunu belirtiyorlar.
Eş-Şammari: Haşdi Merciyye’nin ayrılması, derin anlaşmazlıkların göstergesi
Haşdi Merceiyye’nin ayrılma kararını Independent Arabia’ya değerlendiren Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şammari, “Haşdi Merceiyye tugaylarının ayrılması, Ebu Fedek atamasından duyulan rahatsızlığın yanı sıra Haşdi Şabi içindeki derin anlaşmazlıkların bir göstergesidir. Bu anlaşmazlıklar yeni bir durum değil ancak daha önce Haşdi Merceiyye ile diğer taraflar arasında görülmemişti” dedi.
Şammari, “Haşdi Merceiyye cihat fetvasının ilk gününden bu yana gönüllülerden oluşan bir ‘alternatif güç oluşturma’ mesajı vermedi ve her zaman güvenlik kurumlarının destekleyicisi olduğuna vurgu yaptı.
Hizbullah Tugayları’nın herkesçe bilinen eğilimleri ve pozisyonlarının üzerine Hizbullah Tugayları’na mensup olan Ebu Fedek’in Haşdi Şabi’nin Genelkurmay Başkanlığı statüsündeki Başkan Yardımcılığına atanması, Haşdi Merceiyye’yi ayrılık kararını hızlandırmaya zorladı” ifadelerini kullandı.
Şammari, açıklamasının devamında, “Ayrılma kararı, Haşdi Merceiyye’nin, Haşdi Şabi’yi yeniden yapılandırma ve orduya bağlama isteğinin açık bir mesajıdır. Haşdi Merceiyye’nin ayrılma kararı, devlet içinde güvenlik kurumlarına alternatif olma arzusu taşıyan grupları zor duruma düşürdü. Sistani’nin silahlı gruplar üzerindeki koruma şemsiyesini öne sürme dönemi bitti” diye konuştu.
Şerifi: Haşdi Merceiyye, Ali Hamaney’e biat eden gruplardan değil
Iraklı stratejist Ahmed eş-Şerifi ise yaptığı açıklamada, “Sistani yayınladığı cihat fetvasıyla güvenlik kurumlarını ve orduyu güçlendirmeyi hedefliyordu, devletten uzak bir kurum inşa etmeyi değil” dedi.
Şerifi, “Haşdi Merceiyye, Haşdi Velayet (İran dini lideri Ali Hamaney’e biat eden) gruplardan değildir. Sistani, silahların devlet elinde toplanmasının zorunlu olduğu görüşünde. Dolayısıyla ayrılma kararı, bu görüş çerçevesinde alındı. Haşdi Şabi artık bir siyasi araç olarak kullanılıyor. Sistani silahlı grupların siyasi çatışmalara dahil edilmemesini istiyor” ifadelerini kullandı.
Haşdi Merceiyye’nin ayrılma kararını aniden almadığını bilakis bunun süreç içinde gelişen bir durum olduğuna dikkat çeken Şerifi, Sistani’nin kendisine bağlı tugayları mezhepçi gruplardan ayrı tutmak, devlet normlarına sadık milli bir çerçeveye girmesini sağlamak ve siyasi, mezhepçi ve etnik tartışmalardan uzak tutmak istediğini söyledi.
El-Mevzani: Sistani, Haşdi Merceiyye’yi ABD-İran geriliminden uzak tutmak istedi
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunman Iraklı siyasi araştırmacı Hişam el-Mevzani de “Dini mercii Ali Sistani’nin, kendisine bağlı tugayları başından beri İran rejimi dini rehberi Ali Hamanay’e biat eden gruplar olmak üzere diğer gruplardan ayırma hususunda bir eğilimi vardı” dedi.
Mevzani, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Sistani verdiği fetvanın sadece güvenlik alanıyla sınırlı kalmasına büyük titizlik gösteriyordu. Ancak Haşdi Şabi içindeki grupların siyasetin etkisine girmesi, Sistani’yi hesaplarını gözden geçirmeye zorladı. Sonuç itibariyle kendisine bağlı grupları İran rejimi ve ABD arasında gerilimin tırmanmaya devam ettiği bu ortamda muhtemel bir çatışmadan korumak adına Haşdi Merceiyye’nin ayrılmasına karar verdi. Sistani, geçtiğimiz süreçte bu ayrılığın işaretlerini, isminin silahlı gruplar tarafından siyasete alet edilmesine tepki göstererek vermişti. Bu tepki aynı zamanda silahlı grupları zor duruma düşürerek silahlarını devlete teslim etmeleri yolunda bir çabaydı.”