ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan "Terörizm 2019 Ülkeler Raporu"nda, “Terör sponsoru” olarak tanımlanan İran İslam Cumhuriyeti’nin bölgede ve dünya genelinde terör örgütlerine maddi kaynak aktararak zararlı faaliyetlerine devam ettiği vurgulandı.
Raporda 1984'ten beri ‘terör destekçisi devlet’ olarak tanımlanan İran rejiminin, “Lübnan Hizbullahı ve Gazze'deki terör gruplarının yanı sıra Suriye ve Irak'taki çeşitli grupları destekleyerek, 2019'da da terör bağlantılı faaliyetlerine devam ettiği" değerlendirmesinde bulunuldu.
İran rejimi ve Hizbullah’ın terör faaliyetlerine karşı çabalar sonuç veriyor
İran rejiminin, terörizmi temel hedeflerine ulaşmak amacıyla kendi devlet aracı haline getirdiğinin vurgulandığı raporda, 2018'de Avrupa'daki İranlı terörist parsiyel dalgasının terörist faaliyetleri ve ağlarının çökertilmesi amacıyla, ABD’nin 2019'da Uluslararası Sınıraşan Terörizm Forumu'nu (CTTF) başlattığı belirtildi.
ABD’nin Lübnan merkezli ancak gerçek anlamda küresel bir erişime sahip İran rejimi destekli terörist örgüt Hizbullah'ın ekonomik fonlarını azaltma ve bozma çabaları çerçevesinde, Hizbullah’a aktarılan finansal fonların, kolaylaştırıcıların ve para aklama araçlarının engellenmesi amacıyla birçok siyasi ve askeri tedbirler aldığının ifade edildiği Dışişleri raporunda ABD’nin bu amaçla ayrıca, Temmuz ayında ABD ve Arjantin’in, Hizbullah'ın Buenos Aires'teki bir Yahudi kültür merkezine saldırısının 25’inci yıl dönümünde Batı Yarımküre Terörle Mücadele Bakanlığı’na ev sahipliği yaptığı, bu katılımın somut sonuçlar verdiği ve 2019'da Arjantin, Kosova, Paraguay ve İngiltere’nin Hizbullah'ı terör örgütü ilan etmelerini sağladığı kaydedildi.
“İran rejimi El Kaide’ye sahip çıkıyor”
Raporda İran rejimi ve Hizbullah ile ilgili şu ifadeler yer aldı:
“İran rejimi ve vekilleri küresel ölçekte terör saldırıları planlamaya ve bu saldırıları gerçekleştirmeye devam etti. Geçmişte Tahran, Hizbullah ve Hamas da dahil olmak üzere terörist grupları desteklemek için yıllık ortalama 700 milyon dolar harcama yapıyorlardı, ancak 2019'da ABD’nin ekonomik yaptırımları ile finansal destek sağlama yetenekleri sakat bırakılarak kısıtlandı. İran rejimi, son yıllarda Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa, Orta Doğu, Asya ve Afrika'daki araziler de dahil olmak üzere İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı aracılığıyla terörizmin planlanmasında doğrudan yer aldı. Tahran ayrıca Afganistan ve Suriye'deki çatışma bölgelerine para ve savaşçı göndererek İran'da bir El Kaide kolaylaştırıcı ağının çalışmasına izin vermeye devam etti ve hala El Kaide üyelerinin ülkede ikamet etmesine izin veriyor. Son olarak, İran rejimi şiddeti uygulayıp vekilleri yoluyla bu şiddeti sürdürmeye devam ediyor.
“DAİŞ artık global bir terör ağı”
ABD Dışişleri Bakanlığı her yıl Kongre’ye sunmak üzere hazırladığı ve ülke ve örgütlere göre terör faaliyetlerinin değerlendirildiği bu yılki raporda terör örgütü DAİŞ'in dünyanın çeşitli yerlerinde terör saldırıları düzenlemeye odaklanan global bir ağa dönüşmeye başladığı belirtildi.
DAİŞ’le mücadelenin de geniş bir şekilde yer aldığı raporda, ABD ve ortaklarının, "uluslararası terör örgütü DAİŞ'in yenilmesi ve yok edilmesinde büyük rol oynadığı" vurgulandı.
Bununla beraber raporda, Suriye ve Irak'ta kalıcı bir hezimete uğratılan DAİŞ'in artık belli bölgelerde hakimiyet sağlamak yerine dünyanın çeşitli bölgelerinde saldırılar düzenleyen global bir terör ağına dönüşmeye başladığı ifade edildi.
Ayrıca ABD'nin Irak ve Suriye'de ele geçirilen DAİŞ’li teröristlerin vatandaşı oldukları ülkelerde yargılanmak üzere gönderilmesi konusunda yoğun çaba sarf ettiği vurgulanırken, özellikle Avrupa ülkelerine, vatandaşı olan örgüt üyelerini geri almaları ve yargılamaları çağrısında bulunuldu.
“El Kaide ciddi gerileme yaşıyor”
Diğer yandan raporda, ABD'nin El Kaide ve ilişkili grupların etkisiz hale getirilmesi için yaptığı çalışmalara 2019 yılında da devam ettiği belirtilirken, El Kaide'nin özellikle Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin'in öldürülmesiyle ciddi bir gerileme yaşadığı belirtildi.
Buna rağmen örgütün özellikle Afrika ve Orta Doğu'da terör faaliyetlerine hala devam ettiği kaydedilirken, Afrika'da yoğunluk gösteren Eş-Şebab ve Suriye'de bulunan Tahrir el-Şam ile El Nusra için ise "tehlikeli terörist gruplar" tanımlaması yapıldı.
“Türkiye'nin ‘terör’ tanımı çok geniş”
Raporun Türk devletiyle ilgili bölümünde Türk devletinin “terör” tanımını çok geniş bir çerçevede ele aldığı ve bu tanımın Türk hükümeti tarafından yapılan suçlamalarda çok sık kullanıldığı ancak ABD'de bu suçlamaların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek söylemler olduğunun altı çizildi.
Raporda, son 2 raporda yer verilmeyen Türk devletinin Batı Kürdistan’daki (Rojava) Kürt Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) PKK’nin Rojava’daki uzantısı olarak gördüğü" ibaresine bu kez yer verilmesi dikkati çekti.
“Suudi Arabistan İran rejimi ve Hizbullah’a karşı etkili adımlar attı”
Raporun Suudi Arabistan bölümünde ise Riyad yönetiminin terörizm ve radikal gruplar ile mücadele konusunda ABD ile yakın iş birliği yaptığı ve özellikle İran rejimi ve Hizbullah örgütüne karşı etkili adımlar attığı belirtilirken, diğer taraftan ülke içinde terör suçlamalarıyla birçok muhalif aktivist ve din adamını tutuklamasına da vurgu yapıldı.
Çin'in terör bahanesi
Raporun Çin bölümünde, Çin Komünist Partisinin "terörle mücadele" adı altında özellikle Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yoğun izleme ve takip faaliyetlerinde bulunduğu kaydedilirken, "Çin hükümetinin terörle mücadeleye yönelik kitlesel izleme ve kontrol, sansür, dini ve etnik azınlıkların asimilasyonu gibi baskıcı yaklaşımı insan haklarını göz ardı ediyor." değerlendirmesinde bulunuldu.
Çin'in bu faaliyetlerinde "Doğu Türkistan İslami Hareketi" grubunu mazeret olarak gösterdiğini, ancak bu grubun hala aktif olduğuna dair güvenilir bir delil olmadığı vurgulanan raporda, "Çin hükümeti, terörizm bahanesiyle Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki toplama kamplarında 1 milyondan fazla Uygur, etnik Kazak ve diğer Müslüman azınlık grup üyelerini gözaltına aldı." ifadelerine yer verildi.
Terörü destekleyen ülkeler bölümü
Raporun "Terörizmin Devlet Sponsorları" bölümünde ise geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da İran, Sudan, Suriye ve Kuzey Kore, "terör sponsoru" kategorisinde yer aldı.
Raporda, Kuzey Kore'nin nükleer silahlarla bölgeyi ve komşularını tehdit etmesinin yanı sıra başka ülke sınırlarında suikastlar düzenlettiği ileri sürüldü.