Ana içeriğe atla

ABD-İran gerginliği ve Kürtler

 ABD-İran gerginliği ve Kürtler
posted onJune 3, 2019
noyorum

ABD ile İran arasında son süreçte tırmanan gerginlik ve bunun olası bir savaşa evrilmesi ihtimalinin artması, Kürtlerin yaşanabilecek bu savaşta nasıl bir tutum takınacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi. AVATODAY, Kürtlerin tutumunun nasıl olacağı ile ilgili Kürt ve yabancı bazı siyasi analist ve gözlemcinin fikirlerini sizler için derledi.

Son günlerde ABD ile İran İslam Cumhuriyeti arasında artan gerginlik Ortadoğu’yu büyük bir şekillenme ile yüz yüze bırakabilecek mahiyette ve bu durum, bölgedeki her tarafı yeni ve en kötü senaryolara kendini hazırlamayı gerekli kılıyor.

Her ne kadar, hem Tahran hem de Washington’daki sorumlular, müzakerelere hazır olduklarını beyan etseler de, müzakerelere başlamayı esas alan hiçbir girişim söz konusu değil ve bölge ülkelerinin olası bir savaş durumuyla ilgili kaygılılar. Öte yandan arada kalan bazı bölgesel güç ve ülkeler, her iki gücün taraftarlığını yapan ülkelerin aksine, hangi gücün taraftarlığını yapıp yapmayacakları çelişkisi içerisindeler.

Bu güçlerden, bu çelişkiyi iyice hisseden ve coğrafi yakınlık itibari ile olası bir savaştan en çok etkilenecek Kürtler var. Kürtler, bu konuda savaşın ayak sesleri arasında tarafını netleştirmemiş veya bunu ertelemiş durumda ancak uzmanlar, bu durumun Kürtlere olumsuz etkisinin az olmayacağını uyarısında bulunuyor. Öte yandan yakın geçmişte ABD, Kürtlere büyük siyasi ve bazı dönemlerde askeri desteklerde bulunmuş ve stratejik ortak olduklarını beyan etmişti.

Kürt uzman ve araştırmacı Dilman Abdulkadir, International Interest Dergisi’nde yayımladığı makalesinde, Birinci Körfez Savaşı ardından, ABD’nin Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’ın savaş uçaklarının Kürdistan Bölgesi üzerindeki uçuşlarını yasaklayarak Kürdistan Bölgesinin bugünkü statüsünü elde etmesinin önünü açtığını, bu süreçten sonra Kürtler ile ABD arasında siyasi ve askeri işbirliğinin geliştiğini ve her iki tarafın da bu işbirliğinden kazançlı çıktıklarını vurguluyor.

Ancak Erbil ile Washington arasındaki bu iyi işbirliği, 25 Eylül 2017 tarihinde Kürdistan Bölgesinde gerçekleştirilen Bağımsızlık Referandumu ardından yara aldı. Dönemin Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin Kürdistan’a saldırı hamlesi ile Kerkük, Kürtlerin elinden alındı. İran’ın planlayanı ve destekçisi olduğunun aşikar olduğu bu saldırıya karşı Washington sessiz kaldı.

İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Chatham Hause’dan Irak’la ilgili araştırmaları ile tanınan araştırmacı Dr. Renad Mansour, İran’ın kesin bir şekilde referanduma karşı olduğunu ve Kürt lider Mesud Barzani’nin referandumu ertelememe konusunda kararlı olduğunu bildiğini, bunun için tüm imkanlarıyla buna karşı girişimlerde bulunduğunu ancak Amerikalıların kafasının karışık olduğunu belirtiyor.

مەسعود بارزانى

DAİŞ’in ortaya çıkması ve Kürtlerin DAİŞ’e karşı Uluslar arası Koalisyona verdiği destek ardından Erbil-Washington arasında oluşan olumlu işbirliği, referandum sürecinde yara aldı. Dilman Abdulkadir, bu konuda, “Kürtlerin desteğini en çok beklediği referandum sürecinde Washington’ın aldığı tutumun ardından, bugün Kürtler İran’a karşı nasıl ABD safında yer alabilir?” diye soruyor. Birçok siyasi gözlemci ve analist Kürtlerin taraf olmasının uzak bir ihtimal olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunuyor.

Diğer bir siyaset uzman Mark Berry ise Kürtlerin ne İran’a ne de ABD’ye karşı savaşmayacaklarını söylerken Kürt Aktivist Serdar Derwêş, son süreçte bölgenin huzur ve güvenliğinin sağlanması ve terörle mücadele konusunda ABD’nin Kürtlerle iyi bir ilişki geliştirdiğini ve ABD’nin yanında yer almalarının Kürtlerin yararına olacağını söylüyor.

Dilman Abdulkadir ise ABD ve İran arasında olası bir savaş durumunda, ABD’nin havadan ve karadan herhangi bir garanti vermemesi durumunda Kürtlerin, kendilerini bu savaştan uzak tutmaya çalışacaklarını belirtiyor.

Kürdistan Bölge Yönetimi, güvenliğini riske edebilecek bir girdaba girmeyecek ve Suriye’deki Kürt kardeşlerinin ABD güçlerinin buradan çekilmeleri durumunda içine girebilecekleri belirsizlik kaygısını yaşamak istemiyor. ABD ile İran arasında yaşanacak olası bir savaş uzun soluklu ve yıkımla sonuçlanabilir bir savaş olacak. Kürtler, bu meseleyi yoğun bir şekilde değerlendirmeye almış durumda. Görünen o ki Washington Erbil’den, savaş uçaklarının İran’a giriş-çıkışlarını kolaylaştırmak için dağlık bölgelerde denetimi sağlaması gibi bazı taleplerde bulunacak.

کورددد

ABD’nin diğer bir talebi de Kürdistan Bölgesi Peşmerge güçleri ile diğer Peşmerge güçlerinin, İran’ın iç bölgelerine ve Kürtlerin yaşadığı bölgelere erişimi kolaylaştırması için bölgede sıkı bir denetim yapması olacak.

Sözünü ettiğimiz bu olasılıklarla ilgili bir Kürt uzman, söylem kolay görünse de pratiğin daha zahmetli olduğunu vurgulayarak, İran’ın Kürdistan Bölgesi’nde özellikle Barzani ve Talabani aileleri ile anılan Kürdistan Demokrat Parti(PDK) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği(YNK) üzerinde etkisinin olduğunu ve ABD’nin Peşmerge güçlerini İran’a karşı harekete geçirmesi için bu iki aileyi ikna etmesi gerektiğini söylüyor.

Kürdistan Bölgesi’ne benzer bir şekilde Bağdat’ta büyük bir çıkmaz ile karşı karşıya. Bir taraftan ABD ile iyi ilişkiler içerisinde olmasından dolayı İran’a karşı etkili bir rol üstlenebilecek durumda. Ama İran’ın Irak’taki etkisinden dolayı Irak’ın saf belirlemesi çok zor görünüyor. Kürtler ise ellerinden gelse ABD safında yer alacak.

Dilman Abdulkadir, Savaş başlasın veya başlamasın, ABD ile İran arasındaki zıtlaşmada Kürtlerin tutumunun göz ardı edilmeyip korunması gerektiğini ve gelecekte Kürtlerin Ortadoğu’da karşılıksız bir şekilde ABD’yi desteklemesinin beklenmemesi gerektiğini çünkü Kürtlerin kulak ardı edilecek küçük bir güç olmadığını belirtiyor.