Skip to main content

Mustafa Bali: Düşman yerine kardeşimize taviz verelim

Mustafa Bali: Düşman yerine kardeşimize taviz verelim
“Biz HSD olarak Kürt taraflar arasındaki çelişkilerde hiçbir zaman taraf olmadık. Aksine Kürtleri bir araya getirmek için garantör rolü üstlendik ve üstlenmeye devam edeceğiz” diyen HSD Sözcüsü Mustafa Bali, “Düşmanlarımızın yerine kardeşlerimize taviz verelim. Bu bizim için en iyisidir” dedi.
posted onFebruary 5, 2020
nocomment

Demokratik Suriye Güçleri (HSD) Sözcüsü Mustafa Bali İdlib’te Türk devlet güçleri ve güdümündeki radikal İslamcı gruplar ile Suriye rejimi ve destekçisi Rusya arasında yaşanan gerilim ve Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) Batı Kürdistan’daki (Rojava) ofislerini açma kararını değerlendirdi.

Bali, İdlib’te Rusya ve Suriye ordusu ile Türk devleti ve güdümündeki radikal İslamcı çete grupları arasında yaşanan çatışmaya ilişkin, “İdlib’te yaşanan savaş iki işgalci güç arasında yaşanıyor. Sonuçta Suriye toplumu zarar görüyor ve biz asla meşru ve ahlaki bir savaş olarak görmüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“Düşmana değil kardeşlerimize tavizler verelim”

Rûdaw’a konuşan HSD Sözcüsü Mustafa Bali, ENKS’nin Rojava’da ofislerini tekrardan açma kararını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.

“Biz HSD olarak Kürt taraflar arasındaki çelişkilerde hiçbir zaman taraf olmadık. Aksine Kürtleri bir araya getirmek için garantör rolü üstlendik, üstlenmeye devam edeceğiz” diyen Bali, ENKS’nin atacağı adımın Kürtler arasında güçlü bir güven zemini oluşturacağına inandığını belirtti.

Bali, “Kürtlerin birliğini istemeyen çok sayıda güç var, bunlar Kürtlerin hayrını istemezler. Bir olmalarına karşı çıkarlar. Biz HSD olarak şöyle diyoruz; düşmanlarımızın yerine kardeşlerimize karşı tenezzül edelim, kardeşlerimize taviz verelim. Bu bizim için en iyisidir” dedi.

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nda (SMDK) yer alan ENKS’den de beklentileri olduğunu vurgulayan Bali, şöyle konuştu:

“ENKS ile Suriye muhalif güçleri arasında anlaşma var. Sadece ENKS değil, kim olursa olsun, sadece tek bir Kürt aileyi işgal edilen Grê Spi veya Serêkaniyê’ye yerleştirmeyi başarırsa HSD de mutlaka bu girişime destek verir. Çünkü Kürt ailelerin Afrin’e, Serêkaniyê ve Grê Spi’ye geri dönmesi demografik değişimi önleme olur. Fakat burada muhalefetle işbirliği içinde olan ENKS’li kardeşlerimize soruyoruz; onlar Grê Spi’de veya Serêkaniyê’de ofis açabilirler mi? Bunun garantisi var mı? Böyle olursa Kürtler kendi evlerine dönmek için onlardan destek alırlar. Ancak Afrin işgali sürecinde de bizim Suriye muhalif güçleri içerisinde 6 taburumuz var diyorlardı. Bu Kürtlerde bir umut yarattı. Kürt askeri güçler varsa bu demografik değişimi önler diye ama sonra öyle çıkmadı. Şimdi Afrin’de olan silahlı gruplar çok açık bir biçimde Kürt karşıtlığı yapıyor. Bu yüzden ne kadar anlaşmamız var deseler desinler pratikte bir karşılığı yoksa anlamsızdır. Dolayısıyla biz Kürtler alternatiflere sahibi olmalıyız.”

“Rusya, Türk devletiyle olan anlaşmaların gereğini yerine getiriyor”

“İdlib’de Suriye ordusu ile radikal İslamcı çeteler arasındaki çatışmalar kontrolünüz altındaki bölgeleri nasıl etkiliyor?” şeklindeki soruya da yanıt veren Mustafa Bali, “İdlib’deki durumun iki yönlü izahı var. Birincisi 9 yıldır hiçbir insani durumu göz önünde bulundurmayan, kadın, çocuk, yaşlı, sivillerin can güvenliğine ve insani haklarına saygı duymayan iki tarafın çatışıyor olmasıdır. Bir taraftan rejim güçleri ki çoğu zaman şehirleri ve yerleşim yerlerini rastgele bombalıyor, diğer taraftan radikal İslamcı gruplar sivilleri canlı kalkan olarak kullanıyor, insanları ırkları nedeniyle öldürüyor. Böyle bir savaşta sivillerin can güvenliği diye bir ölçü yoktur.

İkincisi ise Rusya ile Türk devleti arasında 2017-2018’de Astana ve Soçi’de varılan anlaşmalardır. Rusya bu anlaşmaların gereklerini yerine getiriyor. Türk devleti çok bağırıp çağırıyor ama belli ki Moskova ile Ankara arasında bazı anlaşmalar imzalanmış. Çünkü Rusya çok açık bir şekilde taraflar arasında imzalanan anlaşmaları hayata geçirdiklerini söylüyor. Bu savaş bu nedenle oluyor.

“İdlip’teki savaş iki işgalci güç arasındaki savaştır”

Bu savaş sadece bölgemizi değil, bütün Suriye’yi etkiler. Suriye tamamıyla bir iç savaş halindedir. İdlib için geçerli olan durum Kobani için de, Şam, Deraa ve diğer bölgeler için de geçerlidir. Suriye krizi için savaş ve şiddet hiçbir zaman çözüm olmadı, olmayacaktır. Bir taraf zafer ilan etse bile, bu Suriye sorununun çözümü anlamına gelmeyecek. Suriye’de siyasi bir sorun var, bu demokratikleşme sorunudur, Kürt sorunudur, Kürtlerden başka diğer etnik kimlikler de var. Bu sorunlara siyasi bir çözüm bulunmalı. Bu nedenle bugün İdlib’te yaşanan savaş iki işgalci güç arasında yaşanıyor. Sonuçta Suriye toplumu zarar görüyor ve biz asla meşru ve ahlaki bir savaş olarak görmüyoruz.”

“Binlerce kişi İdlip’ten kaçarak Rojava’ya geldi”

HSD Sözcüsü, “İdlib’ten Rojava’ya göç var mı? sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“Türk devleti birkaç yıldır uluslararası topluma karşı mülteci kartını bir koz olarak kullanıyor. İster Kürt, ister Arap olsun biz Suriye’nin bir parçasıyız, Kürt siyasi taraflar da Suriye’den kopmak istediğini dile getirmedi. Madem Suriye’nin bir parçasıyız, tüm mültecilere ve savaştan zarar gören sivillere karşı ahlaki ve insani bir görevimiz var. Şimdiye kadar binlerce sivil İdlib’ten bizim kontrolümüz altındaki bölgelere geçti. Kapılarımız kendilerine açıktır. Suriye’de savaştan kaçan sivillere kapılarımızı açarak onları korumak bizim ahlaki ve insani bir görevimizdir. İnsani bir boyutu da Türk devletinin bu durumu bir koz olarak kullanmasını ve Suriyeliler üzerinden ticaret yapmasını önlemektir.”