Skip to main content

General Mazlum: Türk devleti tekrar saldırabilir, hazırlıklı olmalıyız

General Mazlum: Türk devleti tekrar saldırabilir, hazırlıklı olmalıyız
Kürt General Mazlum Kobani, Türk devletinin fırsat bulduğu anda Rojava’ya yeniden işgal saldırıları gerçekleştirebileceğini belirterek, uluslararası güçleri sorumluluklarını yerine getirmelerini istedi. Ulusal birlik müzakerelerine de değinen General Mazlum, taraflar ciddi oldukları için müzakerelerin ağır ilerlediğini söyledi.
posted onOctober 4, 2020
nocomment

Hawar Haber Ajansı’na röportaj veren Demokratik Suriye Güçleri (HSD) Gene Komutanı General Mazlum Kobani, Türk devletinin fırsat bulduğunda tekrar Batı Kürdistan’a (Rojava) saldırabileceği uyarısında bulunarak, konunun muhatabı büyük güçlerini, sözlerini yerine getirmeleri çağrısında bulundu.

Türk devleti ve güdümündeki cihatçı çetelerin işgali altlında bulunan Rojava’nın Serêkaniyê ve Grê Spi’nin işgalinin üzerinden geçen bir yılda Türk ordusu ve çetelerin bölgede işledikleri demografik değişim, talan, asimilasyon vb. suçlarının tüm dünya tarafından görüldüğünü belirten Mazlum Kobani, uluslararası güç ve kurumlara “artık konuşmak yerine işlenen bu suçların hesabını sormak için harekete geçme” çağrısında da bulundu.

İşgal sürecinde ABD ile Rusya tarafından Türk devleti ile yapılan İstanbul ve Soçi anlaşmalarını hatırlatan General Mazlum, “Bu garantör ülkeler anlaşmalar gereği üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor” diyerek, ABD ile Rusya’nın söz konusu anlaşmalarda garantör ülke olmaktan doğan sorumluluklarını yerine getirmelerini istedi.

“Türk devleti fırsat bulduğu anda kesinlikle daha kapsamlı işgal saldırısı gerçekleştirecektir. Onun için gerek siyasi ve askeri olarak gerekse toplumsal örgütlülük ve mücadele gücü olarak son derece hazırlıklı olmalıyız. Kaldı ki, biz şu anda güçlü, onlar ise güçsüzdür. Gerek bölgesel gerekse uluslararası dengeler ve güç bizden yana” değerlendirmesinde bulunan Mazlum Kobani, “Onun için öyle kafasına estiği gibi de Türk devleti işgal gerçekleştiremez. Bunu yapmaya çalışırsa da burada bulunan tüm güçlere faturası çok ağır olur” dedi.

Mazlum Ebdi, bölge halkları arasındaki birliğin her geçen gün daha da geliştiğini, bunu bozmaya çalışanların boşa düştüğünü, buna en somut örneğin ise Dêrezor ve bölge genelinde aşiret reislerine dönük suikastlarda halkın HSD ve Rojava Özerk Yönetimi etrafındaki kenetlenmesini örnek göstererek “Bölge halkları DAİŞ’e karşı birlikte mücadele etti. Aralarında kan bağı oluştu ve başta Arap halkı olmak üzere bölge halkları geleceklerinin Özerk Yönetim’de olduğunu gördüler” diye konuştu.

“HSD, ABD ile sürdürülen Kürt ulusal birlik müzakerelerinin garantörüdür”

Omurgasını Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) oluşturduğu Kürt Ulusal Birlik Partileri (PYNK) ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) arasında uzun zamandır devam eden ve ikinci aşaması da tamamlanma noktasına gelen Kürt ulusal birlik müzakereleriyle ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan General Mazlum Kobani şöyle konuştu:

“Biz HSD olarak her iki Kürt taraf ile yapılan görüşmelerin garantörüyüz. Tarafların görüşmelerini ABD ile birlikte sürdürüyoruz. PYNK ve ENKS arasındaki görüşmeler şu ana kadar olumlu şekilde ilerliyor. Her iki tarafta siyasi konularda ortaklaştılar. Her iki taraf da işgal edilen bölgelerde izlenecek siyaset üzerinden mutabık kaldılar. Bu olumlu bir durumdur. Türk devletinin özellikle Afrin, Serêkaniyê ve Grê Spi’ye yönelik saldırılarını kabul etmeyerek karşı olduklarını belirtiyorlar.

Yine her iki taraf da, Türk devleti tarafından işgal edilen Afrin, Serêkaniyê ve Grê Spi alanlarını, işgal edilmiş alanlar olarak nitelendiriyorlar. Bu bölgelerin özgürleştirilmesi ve yeniden Suriye’nin bir parçası olmasında hemfikirdirler. Biz bu görüşmelerin başarılı olacağına, sonuç alınacağına inanıyoruz. Bu görüşmeler sonrasında ortaya çıkacak sonuç, işgal altındaki alanların özgürleştirilmesinde olumlu etki edecektir. Kürtlerin bu konularda tutumu bir olacak ve dolayısıyla küresel güçler üzerindeki etkileri de daha güçlü olacaktır.”

“Tarihi ve olumlu adımlar atılıyor; taraflar ciddi oldukları için ağır ilerliyor”

Böylesine kritik bir süreçte Rojava’da Kürt ulusal birlik görüşmelerinin gerçekleşiyor olmasının tarihi önemde değerli olduğunun altını çizen Mazlum Kobani, bunun bir gereksinim olduğunu gördükleri için taraflara bu konuda harekete geçmeleri için çağrı yaptıklarını söyledi.

HSD’nin bu konuda ABD ile garantörlüğünü sürdürdüğünü vurgulayan General Mazlum şunları söyledi:

“Süreç olumlu ancak ağır ilerliyor. Bana göre bu ağır ilerlemenin nedeni de iki tarafın da ciddi olmalarıdır. Kimi konularda uzun uzun görüşmeler gerçekleşiyor, tartışmalar yapılıyor. Çünkü her iki taraf da yapılacak bir anlaşmanın pratik karşılık bulmasını istiyor. Her şeyi netleştirmek istiyorlar. Bu da özünde olumlu bir durumdur. Şimdiye kadar temel bazı konular da anlaşmalar sağlanmış denilebilir. Garantör taraflar olarak bu görüşmelerin tarihi bir anlaşmayla sonuçlanacağına da inanıyoruz. Bu anlaşma uzun erimli, hatta kalıcı olacaktır. Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye bölgeleri hatta Suriye ve tüm Kürtler üzerinde büyük etki yaratacaktır. Bu görüşmelere destek olan ve yürütülmesine yardımcı olan dostlarımız ve uluslararası güçler, halkımız tutumlarını daha fazla ortaya koymalı. Bu gerçekleşen sürece daha fazla destek vermeleri gerekiyor ki bu görüşmelerden sonuç alınabilsin.

 “BM’nin raporu olumlu fakat yetersiz”

Birleşmiş Milletler’in (BM) Türk işgali altındaki Rojava kentlerinde yaşanan insanlık suçlarıyla ilgili raporunu da değerlendiren HSD Genel Komutanı General Mazlum Kobani, BM’nin raporunun olumlu ancak yetersiz olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

“BM’ni hazırlamış olduğu raporu ben de okudum. Hazırlanan maddeler gerçeğin sadece bir kısmını içeriyor. Gerçek, belirtilenlerden çok daha fazladır. Fakat yine de bu raporu olumlu değerlendiriyoruz. Türk devleti ve çetelerinin suçları ilk kez belgelenmiş oldu. Bu iyi bir adım fakat tek başına yetersizdir.

Bu suçları işleyenlerden hesap sorulmalı. Bir tutum alınmalı. Hesap sorulmalı ve aynı zamanda BM kadar bu sorunla alakalı tüm devletler tarafından siyasi tutum da ortaya konulmalı. Bu konuda da eskiye oranla bir gelişme var diyebiliriz. Türk devletinin siyasetini eleştiren, işlediği suçlara karşı koyan sesler daha gür çıkıyor. BM raporu bir gelişmeye işaret ediyor. Olumlu bir adımdır. Ama hesap sorulması için bizim ve dostlarımızın daha etkili çalışmalar yürütmemiz, bu güçlere daha fazla baskı kurmamız gerekiyor ki bunu sağlayabilelim.